Bölümdeki bir easter egg de Kord Enterprises göndermesi idi. İlk sezonda da Moira ve Robert Queen’i Ted Kord’un düzenlediği bir partiye giderken görmüştük. Efendim tıpkı mahalle esnafı gibi şirkete kendi soyadını veren Ted Kord, DC evreninin kahramanlarından Blue Beetle’ın kimliğidir. Ted de süper gücü olmayan, parasıyla savaşan bir insan. Dizinin evrenine de oturmakta. Ha, bu sezon görür müyüz? Görmeyiz. Orası net. Sonraki sezonlarda göreceğimizin garantisini veriyorum ama.
Her bölümde olduğu gibi bu bölümde de S.T.A.R. Labs’ın Parçacık hızlandırıcısının bahsi geçti. Hem Channel 52’da hem de Barry Allen’ın yağmurdan korunmak için kafasına koyduğu Science Showcase dergisinin kapağında vardı. Not verelim, Barry Allen’ın güçlerini kazandığı sayı: Showcase #4.
Moira ayrıca Isabel Rochev’le de sürtüşmeye başladı. Rochev’in çizgi roman geçmişinden zaten bahsetmiştik. Bu yolda ilerlemekte hanımefendi.
Ve gelelim sezonun bombasına: Barry Allen!
Barry Allen karakteri bu bölümde çok iyi işlenerek olaya dahil oldu. Her zaman her yere geç kalan Barry’nin ilk girdiği bölümün başlangıcının şimşek çakmasıyla başlaması da manidardı. İlerleyen sahnelerde, tehlikeli kimyasalların önündeyken şimşek çakması doğrudan Showcase #4’e yapılan bir göndermeydi ki Flash güçlerini böyle kazanmıştı.
Barry, çizgi romandaki gibi yine adli tıpçı ve bölüm amiri olan Director Singh çizgi romanlarda da amirliğini yapmakta. Central City’de ikamet eden Barry Allen, Arrow dizisinin tarihi boyunca belki de çizgi romanlara en yakın karakter. Bunu sadece birkaç göstergeye bakarak demiyorum. En büyük göstergemiz, çocukluğuna dair anlattığı hikaye.
Çizgi romandaki durumu anlatayım, diziye ne kadar uygun olduğunu siz ölçün.
Bir akşam Barry ve ailesi huzur içinde otururken içeri kasırga gibi bir şekil girer, belli belirsiz sarı bir şekil vardır içinde. Barry’nin babası hemen duruma müdahale etmeye koşar. Barry’de ayağa kalkmıştır ama daha ne olduğunu anlamadan kendisini evin metrelerce ötesinde bulur. Eve geldiğinde annesi Nora öldürülmüştür. Polis gelir, babasını tutuklar ve baba Allan müebbet hapse mahkum bırakılır. Barry de zaten o günden sonra babasını aklama peşinde koşar. Süper kahraman olduğunda da bunu aklından çıkarmaz zaten.
Evet, bölümdekinin tamamen aynısı değil mi? Flash konusunda heyecanlanmamın en büyük sebebi de bu. Çizgi romanlara tam oturuyor.
Peki, bitti mi?
Felicity, Arrow’la neden bu kadar ilgilendiğini sorduğunda verdiği cevabı hatırlayalım: “Annem ben 7 yaşındayken öldürüldü, hiçbir şey yapamadım. Belki o zaman o bir şeyler yapabilirdi.” diyor. Ne önemi var değil mi? Önemi şu, Flash bunu gerçekten de denedi ve tüm DC evreninin gerçekliğini değiştirdi. Bu bölümün senaristlerinden olan Geoff Johns’un yazdığı Flashpoint macerasında, Flash cinayet zamanına gidip annesini kurtarmak istiyordu fakat tüm evreni mahvediyordu. Okumadıysanız okuyun yahut Justice League: The Flashpoint Paradox animasyonunu izleyin. Hemen yukarıdaki resim de “Flashpoint’e giden yol” diye açıklanmaya müsait.
Peki, cinayet günü eve gelen kasırganın içindeki belli belirsiz görüntü neydi? Bu biraz fazla ağır bir spoiler, olur da sağ salim devam edebilirsek Flash dizisinin incelemelerinde bahsedeceğiz gerçke katilden.
Grant Gustin için yorum yapmak daha erken. Şu an için başrolü kaldıramayacak gibi duruyor. Arrow’da devam etseydi çok iyi bir yan rol alırdı ama başrol için daha beklememiz gerek.
Sıradaki bölümde sezon arasına giriyoruz ve Flash konusunda daha da fazla ilerleyeceğiz orası kesin. Fakat şu an için 8. bölüm her şeyiyle kendisinden öncekilerin üstüne koyarak ilerledi ve diziyi gerçekten kaliteli bir noktada göstermekte. Hevesle Flash dizisini bekliyoruz bakalım.