DC’s Legends of Tomorrow S01E03 – Blood Ties

 
Yönetmen: Dermott Downs

Senaryo: Chris Fedak & Mark Guggenheim

Oyuncular: Victor
Garber (Dr. Martin Stein), Arthur Darvill (Rip Hunter), Caity Lotz
(White Canary), Franz Drameh (Jefferson Jackson), Falk Hentschel (Carter
Hall), Dominic Purcell (Mick Rory), Wentworth Miller (Leonard Snart),
Brandon Routh (Ray Palmer)

Yayın Tarihi: 04 Şubat 2016


Bu
noktadan sonrası bölüm ile ilgili spoiler içermektedir. Uzak durmanızı,
şöyle bir göz atacaksanız spoiler gizleyen gelecek teknolojili, şöyle
2166 civarından gelme gözlüklerinizi takmanızı ve kazara spoiler
okursanız geçmişe gidip kendinizi engellemeniz için zaman makinenizi
hazır bulundurmanızı tavsiye ederiz

Arrow/Flash
spin-off dizimiz 3. bölümüyle biraz kan kaybetti. Bunu en baştan
söyleyerek bölümü belki de çok beğenmiş dostların easter egg bölümünü
okuduktan sonra incelemeyi terk etmesine sebep olacağım ama gerçekten bu
bölümü, pilot bölümlerle karşılaştırınca, dizinin seviyesinin çok
altında gördüm. Öyleyse önce çizgi roman göndermelerimize bakalım, sonra
da eteğimizdeki taşları dökelim.


“Man of Steel die, and Dark Knights fall”:
Rip Hunter, gelecekte çelik adamın öldüğünü, kara şövalyelerin
düştüğünü gördüğünü söylüyor. Bu, bir nevi Superman ve Batman’in
televizyon evreninde yer aldığının göstergesi. The Flash dizisinde
Harrison Wells’in gelecekten getirdiği gazetesinde alt başlıklardan
birisi: “Queen Consolidate ve Wayne Enterprises birleşti” şeklindeydi.
Bruce Wayne’in yer alacağını biliyoruz, ama bu sözle belki de Batman’in
geleceğini de resmileştirmiş olduk. Tabii, gelen kişi Bruce Wayne’in
ölümünden sonra yerini almış olan Dick Grayson ya da başk biri de
olabilir.



Jonah Hex Posteri: Rip
Hunter’ın çalışma odasındaki eşyaların arasında Jonah Hex’in resmi olan
bir “Aranıyor” ilanı var. Poster için bir görsel ararken DC Comics
Instagram hesabında Rip’in odasındaki eşyaların paylaşıldığını gördüm. O
nesnelerin ne olduklarına bakalım.





CW,
Jonah Hex’in dizideki karakteri ile şu şekilde bir açıklama yapmış:
“Kendisi ahlaki açıdan bazı sorunları olan, Vahşi Batı’nın inanılmaz bir
silahşörü. Şaşırtıcı bir şekilde kendisi zaman yolculuğu hakkında birkaç şey biliyor. Ufak çetelerle uğraşırken ekibi de Salvation ismindeki bir kasaba konusunda uyarıyor.



Çizgi
romanlarda Booster Gold ve Rip Hunter’ın geçmişe giderek Jonah Hex ile
muhabbet etmişliği vardır. Dizide de Rip’in bir arkadaşı olabilir.
Ayrıca Hex’in döneminde Hawkgirl ve Hawkman’in de Nighthawk ve Cinnamon
isimleriyle reenkarne olarak kanunsuz olarak savaştıklarını
hatırlatalım. Aynı bölümde 2 tane Kendra görürsek şaşırmayalım.





Ma Hunkel’in Tencere Miğferi:
Paylaşılan görsellerden bir diğeri DC’nin altın çağ kahramanlarından Ma
Hunkel’e ait. “Bu ne ya” dediğinizi duyar gibiyim, korkmayın DC o zaman
da bunu ciddiye almıyordu zira Ma Hunkel ilk parodi kahramanlardan ve
ilginç bir şekilde ilk kadın kahramanlardan birisi. Gençliğinde oldukça
güçlü olmasının yanı sıra pek de güzel yemek yapan birisiydi. Ama lafı
kısa keseyim, kendisinin süper kahraman adı neydi biliyor musunuz? Red
Tornado. Red Tornado’nun kim olduğunu söylemeyeyim, onu edebiyat
tarihçisi bulsun.





Hourman’in Kum Saati:
Bir diğer görsel de bu. Hourman, Miroclo isimli bir ilaçla bir saatlik
süper güçler kazanan bir kahramandı. Mirakuru isminin nereden geldiğini
konuşurken Arrow’un 2. sezon incelemelerinde bundan bahsetmiştik. 





Sandman’in Gaz Maskesi:
Hayır, meşhur Endless ailesinin Rüya’sı Morpheus değil, Wesley Dodds bu
Sandman. Ancak benzer şeyler paylaşıyorlar. Dodds da insanları uykuya
sokabiliyor. Kendisini daha detaylı görmek için Earth-2 serisini
okuyabilirsiniz.





Çavuş Rock’ın Miğferi:
Sergeant Rock, bildiğiniz Captain America’nın DC Comics versiyonu. 2.
Dünya savaşında almanlara karşı savaşmış bir karakter. Rütbesi Captain
America’nınki gibi sembolik değil, hakiki.





Dr. Mid-Nite’ın Bombası:
Rip Hunter’ın koleksiyonunun son parçası ise bu bomba.  Doktor Mid-Nite
karakteri sadece geceleri mükemmel görebilen, güneş ışığında gözleri
görmeyen bir karakterdir. Gündüzleri savaşacaksa eğer taktik avantajı
sağlamak için bu bombalardan atar, ortalık kararır ve önünü gören tek
kişi Mid-Nite olur.





Atom’un cerrahi müdahalesi:
Kendra’nın damarlarındaki bıçak parçalarını çıkarmak için küçülen
Atom’un yaptığı ilk operasyon bu değil. World’s Finest #236’da “Germ
Men” adındaki küçük virüslerin enfeksiyonuna uğrayan bir kızcağızın
damar yollarını da tıpkı dizideki gibi açmıştı.



Titanic:
Parçaların en azından bir aysberg büyüklüğünde olduğunu söyleyen
Profesör Stein’a cevap olarak Ray “Muhtemelen Titanic de böyle
göremediği için battı.” diyor. Stein’ı oynayan Victor Garber, Titanic’te
de oynuyordu. He he.



Karındeşen Jack:
Savage, böyle güzel pastalar yapmayı…pardon böyle ustaca boğaz
kesmeyi Karındeşen Jack’ten öğrendiğini söylüyor. Flashpoint öncesi
evrende Vandal Savage’ın büyük ihtimalle Karındeşen Jack’in bizzat
kendisi olduğuna, hiç olmadı çok yakın bir arkadaşı olduğuna
inanılıyordu.



Anna Loring: Ray’in
ölen nişanlısının adının Anna olduğunu biliyorduk ama soyadını daha
önce hiç duymamıştık. Çizgi romanlarda Atom’un karısının adı Jean
Loring’dir. Jean Loring karakterini Arrow’da Moira Queen’in yakın bir
arkadaşı ve avukatı olarak görmüştük. Anna da onun kızıydı muhtemelen.



Religion of Crime:
Vandal Savage’ın çizgi romanlarda dizideki gibi bir tarikatı yok ancak
çok yakın ilişkilerinin bulunduğu bir tarikat var. Bu tarikat, Suç
İncili diye bir kitabı takip eden manyaklarla dolu Suç Dini’dir.



Bölümdeki ve DC’nin paylaşımlarındaki göndermelerimiz bu kadardı. Şimdi de biraz bölüme bakalım.


Her
şeyden önce söylemek gerek, bu bölümde Sara’nın süper güçleri olduğunu
öğrendik. Muhteşem görüş mesafesi. Önce kaç adım öteden Rip’in elindeki
küçücük resmi gördü eyvallah, daha sonra dans sahnesinde kaç fersah
ötedeki korumaların boyun izlerini gördü, yine peki. Bu kadın bankada
sekreter kadının, arkaya sakladığı barettayı gördü yahu! Neyse, fazla
takılmak istemiyorum buna, zira bölümün çok daha kusurlu 3 eksisi vardı.



Bölümün
en korkunç yanı evrenin içindeki tutarsızlıktı. Anlıyorum, herkesin
kendi derdi var, Sara’ya da bir dert vermek istiyorsunuz ama bu kan
açlığı meselesi çözüldü yahu! Daha bu haftaki, bakın Legends of
Tomorrow’dan tamı tamına 1 gün önce yayınlanmış Arrow bölümünde işlenen
ana konulardan Thea’nın Lazarus Pit sonrası çektiği kan alma açlığıydı.
Ve orada konu Sara’ya gelince Malcolm Merlyn, “John Constantine gerekli
şeyleri yaptı, Sara’da bir şey yok” dedi. Ve bir gün sonraki, aynı
evrende yer alan bir başka bölümde öğreniyoruz ki öyle bir şey yokmuş.
Biz kime inanalım peki şimdi? Ayrıca gerçekten Arrow’da zaten yeterince
çekiyoruz bu saçma mevzuyu, buraya da sıçratmanın manası neydi? Bu
birinci eksi.



Bundan
sonra da bölümdeki karakter tutarsızlıklarına geliyoruz. Her karakterin
sırayla önce delirip sonra akıl vermesini izledik. Sara delirdi,
kendisine canavar dedi, Rip Hunter onu sakinleştirdi. Kelimenin tam
anlamıyla 5 dakika sonra Rip delirip köpürdü, Sara sakinleştirdi. Öte
yanda Dr. Stein, Atom’a gürledi “deneme bile yapmadık ulan ne
kurtarması” diye, Atom sallamadı gitti. Yine muhtemeln bir 5 dakika
sonra Ray “Banane kurtarmayacağım” diye dolaşırken Stein iştahla
dolanmaya başladı. Stein, öğrenciliği konusunda azarlarken, bölümün
sonunda ne kadar takdir ettiğini gördük. Jax 5 dakika önce kaybettikleri
dostlardan, onlara saygıdan dolayı hırsızlık yapmaya gidemeyeceğini
söylerken 5 dakika sonra “zamanla oynamamalıyız” deyip durmasına rağmen
Captain Cold nereye isterse oraya kuzu kuzu bıraktı. Demeye çalıştığım
anlaşılmıştır sanırım. Ben, bu bölümü yazan iki yazarın beşer dakika
arayla sürekli kalemi birbirlerine verdiklerine inanıyorum. Bu ikinci
eksi.



Ve
Vandal Savage…Güzel bir karakter, her ne kadar Casper Crump güzel
oynasa da çizgi romanlardaki insan azmanı Savage’a alıştığımdan olsa
gerek Crump’ın etkileyici konuşmasını duymasam zerre sallamayacağım
adamı. Her neyse, mesele bu değil. Savage’ın hafızası ne kadar mükemmel?
4000 yıl önce gördüğü bir yüzü nasıl unutmayabiliyor? Tamam
karşılaştığı kişi sıradan bir kişi değil ancak ilk karşılaştıkları zaman
sadece  Savage’ı öldürmeye çalışan bir adam. O zamanlar özel biri
olduğuna dair bir bilgisi de yok. Ayrıca bütün adamlarının Rip Hunter’ın
yüzünü bile bilmesi başka bir olay. Hadi isminin Gareeb olduğunu
biliyorsunuz Savage’ın mükemmel ötesi hafızası sayesinde ama adamın
yüzünü nereden biliyorsunuz?

Ama
asıl bir sıkıntı varsa o da Savage’ın boğazını kesen Rip’in, adamı
öylece bırakması. Savage’ı öldüremeyeceğini biliyorsun, ne demeye
boğazını kesip bıraktın. Gemiye götürüp Kendra’nın öldürmesi çok mu
zordu? Zamanla oyun oynamamak için öyle yaptı demeyelim, adamların
geçmişe gelmesinin sebebi küçük değişiklikler yaparak Savage’ı durdurmak
değildi, doğrudan Savage’ı öldürmekti. Zaten o banka baskınıyla zamanda
yeterince büyük bir olay yaşamadılar mı? Daha fazla durduran nedir?
Ayrıca Rip, karın ve oğlunun vatandaşlık numaralarını da verseydin. Ne
demeye isim söylüyorsun? Bu tüm Savage karşılaşması da bölümün üçüncü
büyük eksisini oluşturuyor.



Peki,
bölümde güzel hiç mi bir şey yoktu? Sara’nın suikastçi yeteneklerini
sergilediği kısımlar çok güzeldi. Ayrıca Sara’ya 70ler kıyafetleri
içinde hayranım. Her bölüm söylüyorum ama ben bu kadını Arrow’daki
halinden kat be kat daha çok seviyorum. Sara’nın yanı sıra Atom’un,
Kenra’nın vücudundaki parçalarla savaşması çok güzeldi. Adeta zamanında
sabahları çıkan vücudumuzu tanıyalım çizgi filmini izliyor gibiydim.



Captain
Cold ve şürekasının maceraları da çok güzeldi. Snart ve Rory’nin
sahneleri zaten genel olarak güzel oluyor ama bu bölümde birkaç kere
vurgulanan zamanı değiştiremezsiniz kuralı iyi işlenmişti. Bir yanda
Cold’un babasının ne olursa olsun hapse girmesi varken öte yandan
Savage’ın, Rip Hunter’ın ailesini bizzat onun tarafından öğrenmesi
etkiliydi.

Ve
son olarak, her bölümün sonunda ekibin birbirine bağlılık yemini
etmesini, beraber hareket edeceklerine dair söz vermelerini farklı
formatlarda yeniden mi izleyeceğiz? Şimdiden sıktı.



Özetlemek
gerekirse 3. bölüm dizinin ilk 3 bölümü içinde en alt sırayı aldı.
Genel olarak aksiyonu güzel, diyalogları berbat bir bölüm oldu ne yazık
ki. Bölüme bir puan vermek gerekirse bu: 6 olurdu.

Yorumlar