Çizgi filmlerin altın çağı olarak niteleyebileceğimiz 90’lı yıllardan itibaren DC Comics çizgi filmlerini üç ayrı bölüme ayırmak mümkün. 1992’de efsanevi Batman: The Animated Series ile başlayıp ve 2006’da Justice League Unlimited’ın finaline kadar uzanan Timmverse. 2007 yapımı Superman: Doomsday ile birlikte direkt olarak çizgi roman uyarlamalarının yapıldığı ikinci bölüm. Ve son olarak 2013’te Justice League Flashpoint Paradox ile start alan, halen devam etmekte olan DC Animasyon Evreni’nin kurulduğu üçüncü bölüm. DC çizgi filmlerinin en başarılı olduğu dönem Bruce Timm, Paul Dini ve Alan Burnett gibi isimlerin başını çektiği ilk dönemdi kuşkusuz. Harika hikayelerin çıktığı, muhteşem karakterlerin yaratıldığı ve hali hazırda bulunan karakterlere son derece başarılı, duygusal arka planların verildiği, hem yetişkinlere hem de çocuklara hitap edilen bir zamandı. Bu yüzden o döneme ait yapımları kıyısından köşesinden yakaladıysanız bile Bruce Timm adını görünce heyecanlanmamanız mümkün değil. Aynı geçen yıl San Diego Comic-Con’da Timm’in bir Killing Joke uyarlaması yapacağını öğrendiğimizde heyecanlanmamamızın mümkün olmadığı gibi…
(Buradan sonrası düşük şiddette spoiler içermektedir.)
Çizgi roman dünyasında 100 Bullets, Joker, Flashpoint: Batman Knight of Vengeance, New 52 Wonder Woman ve Before Watchmen: Comedian/Rorschach gibi işlerle adından söz ettiren Eisner ödüllü Azzarello’nun Killing Joke’u anlatmaya başladığı andan itibaren ise film tamamen “ikinci dönem DC çizgi filmleri”nden birisi oluyor. Aynı hikaye aynı senaryoya, aynı paneller aynı sahnelere dönüşüyor böylece. Eğer bir uyarlama yapılıyorsa o uyarlamanın bir farkı olmalı. Birebir aynı malzemeyi seyirciye sunmanın pek bir anlamı yok. İyi bir uyarlamanın, yaratmak istediği özgünlüğü uyarladığı hikayenin içinde yakalayabilmesi o senaryonun başarısını gösterir diye düşünüyorum. Bu sebeple DC’nin kendi eserlerinden birebir uyarladığı tüm çizgi filmlere karşı biraz mesafeliyimdir. Batgirl’e arka plan verilme hamlesini doğru buluyorum ama yukarıda belirttiğim üzere bunun yapılış şekli yanlış olmuş. Bu noktada daha önce bir film senaryosu bulunmayan Brian Azzarello’ya bütün senaryonun emanet edilmesi tartışılabilir. Azzarello, 2008 yapımı Batman: Gotham Knight’ın “Working Through Pain” isimli bölümünde güzel bir iş çıkarmıştı ama o da sadece altı hikayelik bir filmin 15 dakikalık bir öyküsüydü.
Sonuç olarak, Batman: The Killing Joke (Öldüren Şaka) derli toplu bir hikaye anlatmıyor ama özgün bölümünü ve uyarlama olan bölümünü ayrı olarak değerlendirebilirseniz zaman zaman keyif alabileceğiniz bir yapım olmuş. Son dönem DC Comics çizgi filmleri gibi ruhsuz da değil. Ancak fazla beklentiye girmemekte yarar var.