Batman’i artık tanımayanımız yok. Hiç alakası olmayanların bile kulağına gelmiştir ismi. Belki de Dünya’da en çok tanınan kahraman şu an. Özellikle 2000li yıllarda git gide artan popülaritesi günümüzde zirve yapmış durumda. Peki, 75 yıl önce her şey nasıl başladı?
Flash Gordon’dan sadece karakteri yaratırken değil, aynı zamanda ilk çiziminde bile etkilenmişti Kane. Karakterinin ilk pozu doğrudan bir Flash Gordon çiziminden alınmıştı:
Böylelikle köşeyi döneceğini düşündüğü karakterin çizimini bitirdi ve sayfalarını, çizimlerini kaptığı gibi sessiz sedasız bir hayat geçiren yazar arkadaşı Bill Finger’ın evine koştu o akşam. Büyük bir hevesle çalışmalarını gösterdi. Büyük ihtimalle Finger’ın gözlerinin büyüyüp “Bu, harika bir iş, Bob. Hemen başlayalım ve kendi Superman’imizi yaratalım.” demesini bekliyordu. Ama Bill Finger hiç etkilenmişe benzemiyordu. Ve Bob Kane’in hayal kırıklığıyla dolu bakışları altında sıkıntıları anlatmaya başladı.
‘Detective Comics’ adındaki bir dergide “Bird-Man” isminde bir karakterin kendini gösterip ön plana çıkamayacağını düşünüyordu. Tabi o zamanlar çizgi romanlar tek bir kahraman içermiyordu. Onlarca hikayeden birisi olacaktı Bob Kane ve Bill Finger’ın karakterleri de. Daha sonra Finger, karakterin Flash Gordon yerine dönemin karanlık kahramanlarından The Shadow’a benzemesi gerektiğini söyledi.
Tek kızdığı şey, bana sürekli anlattığı şey Batman’di. Çok öfkelenmişti. Eline hiçbir şey geçmemişti. Ve kendisi Batman’in yüreği, ruhuydu! Karakteri ayağa kaldırdı, çocuğu, Robin’i ve diğer herkesi o yarattı.