İnceleme: Captain America Steve Rogers #7

[update title=”Künye” icon=”info-circle”]Yayınlandığı Tarih: 09.11.2016
İçerdiği Sayı: Captain America Steve Rogers #7
Hikaye: Hail Hydra Part 1
Yazar: Nick Spencer
Çizer: Jesus Saiz
Yayıncı: Marvel[/update]
Steve Rogers’ın karanlık planları işlemeye devam ediyor. Vay anasını Steve’i kötü birisi olarak hayal edemezken Hydra ajanı olarak fena iş çıkarmadığını söylemeye başladık. Geçtiğimiz sayıda Steve, Civil War II’da Miles Morales’i sakinleştirmiş ve evine göndermişti. Daha sonra gizli karargahında Dr. Erik Selvig’in yanına gelerek Hydra’nın zaferi için kendisini feda edebileceğinden bahsetmişti. Tabii bir de en başından beri tahtından etmek istediği Red Skull var. Bu sayıyla beraber Civil War II tie-in sayılarını bitirip Hail Hydra hikayesine başlıyoruz.

[error title=”Spoiler Bölgesi” icon=”exclamation-circle”]Steve’in değiştirilmiş geçmişine bakarak başlıyoruz sayıya. Steve, Hydra okulunda oldukça başarılı bir arkadaş. Diğerleri onu kıskanıyorlar ve ona bir ders vermek istiyorlar. Günümüzde ise Red Skull, Avrupa’da ordusuyla adım adım ilerliyor. Sokovia’daki diktatörü yıkıp ülkesinde ordusunu yürütünce bütün yetkililer, SHIELD bile buna kayıtsız kalamayıp Hydra’yı kınıyorlar. Sokovia diktatörü Kamil (gerçekten), odasına saklanmak için kaçtığında Skull’ı, onu beklerken buluyor. Skull, onun ülkesini yok etmeyeceğini, ülkeyi sana Hydra savaşı kaybetmiş gibi vereceğini, bunun karşılığında diğer örgütler Hydra’yı yenen adamın isteklerini yapmaya geldiklerinde, Skull’ın isteklerini söyleyeceğini söylüyor ve sonunda kabul ettiriyor. Bu sırada da Cap ve Natasha Romanoff, Sokovia hapishanelerinde yıllardır mahkum kalan eski bir Sokovialı özgürlükçü generali kurtarıyorlar. Birbirleriyle vedalaştıktan sonra da ayrılıyor. Öğreniyoruz ki Maria Hill, bu adamı kendi çıkarları için kullanacak. Cap, Selvig’in yanına döndüğünde, Selvig çok fazla düşmanları olduğunu ve bununla yalnız savaşamayacaklarını, adam toplamaları gerektiğini söylüyor. Cap, reddediyor ve küçükken kendisini okuldaki çocuklardan koruyan adamı hatırlıyor, Selvig’i kendisine ait olan bir odaya sokuyor. “İşte canımı bile emanet edeceğim arkadaşım” diyor ve Baron Zemo’yu gösteriyor. Sayı bitiyor.[/error]

Görüş

Civil War II ile alakalı kısımları muhtemelen Civil War II sayıları çıktıkça göreceğiz. Ama vay anasını, Nick Spencer gerçekten de kendi devamlılığına sadık bir adam. Bütün hikayesini Avengers Standoff’tan beri yavaş yavaş kurmuş. Zemo’yu Standoff’un baş düşmanı yapmıştı, bu serinin ilk sayısında da Steve tarafından öldürülmüş gibi göstermişti. Tabii ölmediğini biliyorduk ve bunu ilk sayının incelemesinde de yazmıştık. Hatta Skull’ı yıkmak için gücünü birleştireceğini de söylemiştim. Tutmasına sevindim. Steve’in geçmiş hatıraları yeniden yazılmaya devam ediyor. 2. Dünya Savaşı’nda nasıl olacak da Hydra tarafında gözükecek bunu merak etmekteyim. Sayı içinde Natasha ile ufak bir birliktelikleri oldu ama buna fazla değinilmemesine üzüldüm. Nat’in bir şeyler anlayabileceğini düşünmüştüm. Red Skull korkutucu bir karakter olarak ağırlığını git gide arttırmaya başladı. Nick Spencer’ın politik bir adam olduğunu daha önce söylemiş miydim hatırlamıyorum ama özellikle Twitter’dan takip ederseniz biraz sert bir politik üstelik. Bunu da serilerinde görebiliyoruz. Captain America Sam Wilson çok politika ağırlıklıyken, Captain America Steve Rogers’ta Red Skull’ın tüm konuşmaları, gerçekçi hissettiriyor. Üstelik, Spencer kötü adam Captain America’nın neden gerçekten de tehlikeli olabileceğini bize çok iyi anlatıyor. Steve Rogers çok iyi bir stratejist ve davasına ölümüne bağımlı bir adam. Böyle bir düşmandan nasıl korkmayasınız? Seri hikaye olarak oldukça güzel gitmekte diye düşünüyorum. Ben Hydra ajanı Cap hikaye örgüsünü ziyadesiyle ilginç buldum. Elbette ki bu böyle devam etmeyecek ama gittiği yere kadar görmek istiyorum. Spencer canımızı yakıyor belki bu hikayeyle ama çok da güzel yakıyor. Ayrıca sayının başında Steve’in hocasının anlattığı hikaye, Jonathan Hickman’ın S.H.I.E.L.D. serisine çok tatlı bir gönderme. Hickman muhtemelen gurur duyuyordur Spencer’la. Öte yandan renklendirmede bu sayıda çok güzel bir şey yapılmış. Genelde Steve’in Flashback sahnelerini Hydra kızılı temasında okuyorduk. Bu sayıda ise sadece gri ve yeşil Hydra teması hakimdi. Hoş bir detaydı. Kapağın güzelliğine zaten söylenecek bir şey yok. Captain America Steve Rogers şu an çıkan sağlam çizgi romanlardan bir tanesi, böyle olmaya da devam edecek gibi gözüküyor. 

8.0

GÜZEL

Sizin sayıya verdiğiniz puan kaç?

Yorumlar