Supergirl’ün bir başka bölümüyle daha hepinize merhaba arkadaşlar. Hem de ne hareketli bir bölümüyle… Gelin, bunu incelememiz lazım. Önce tabii kısa bir özet geçeceğiz ve sonra da oturup değerlendirmesini yapacağız. Ben yine malum uyarıyı yapayım sizin için. Bu sohbetimizin spoiler içeriyor. Geç kalan ikinci kahveleri ısmarlar, ona göre.
Bölüm Özeti: Uzaylıların barından başlıyoruz. Konumuz Guardian. James, çaktırmadan tepkileri ölçüyor sanırım. Halk zaten şu an kendisini bir başka kahraman olarak görmekte. Ancak yakaladığı bir kötünün başka biri tarafından öldürülmesiyle bu cinayet kendi üstüne kalıyor ve halk birden 180 derece dönüyor ne hikmetse. Winn ile beraber bunun çözümü için de kolları sıvıyorlar ve bu arada ikilimizin sırrını Alex de öğreniyor.
Hatırlarsınız, geçen bölümün sonu Mon-El’in kaçırılmasıyla bitmişti. Heh, oradan devam edelim. Cadmus, Mon-El’i kaçırdı arkadaşlar ve kendisini çok sağlam bir metalden yapılma hücreye koydular. Peki nedendir bu? Supergirl için bir yem. Anne Luthor kendisini arıyor ve yaşamasını istiyorsan çabucak gel diyor. Supergirl ne yapıyor, gidiyor tabii ve kendisini de aynı hücrede buluyor. Neden? Çünkü karşısında Cyborg Superman var. Hem de Hank Henshaw’ın kendi bedeninde. Sanırım gerçek Hank kendini güncelleştirmiş ve Cadmus’a alet olmuş. E haliyle Supergirl de yeniliyor. Ondan istenen bir şey var; kanı. Bunun için de geçen sezondan hatırladığımız bir yöntemi kullanıyorlar ve kanı alıyorlar. Kanı kullanmak istedikleri yer ise Yalnızlık Kalesi. Çünkü orada bulunan arşivlerden elde etmek istediği bir bilgi var Cadmus’un. O da nedir? Project Medusa.
Guardian’ın yakaladıklarını öldüren kişi de meğersek Punisher benzeri bir kişiymiş. Winn ve James olayı çözdükten sonra kendisini durduruyorlar. Ve Guardian’ın adı tekrar temize çıkıyor. Bu arada bizim Hank’imiz aldığı Beyaz Marslı kanından sonra değişik halüsinasyonlar görmeye başlıyor ve bunun sebebini araştırmaya başladığında kendisinden saklanan gerçeği öğreniyor. Megan ile yaptığı konuşma ve dövüşme sonrası öğreniyoruz ki kendisi Beyaz Marslı olma yolunda ilerliyor. Megan’ı da DEO karargahındaki hapishanesine kapatıyorlar.
Değerlendirme
Değerlendirmeye Guardian’ın bölüm içindeki olayları ile başlayacağım. Guardian’ın ne olduğunu anlatmak için oluşturulmuş bir senaryo parçası bence bu. Supergirl Mon-El’in peşinde, Hank Beyaz Marslı olmakla uğraşıyor, Alex deseniz duyguları ile cebelleşmekte. Yani kısaca bize diyorlar ki, dizide bazı olaylar olacak, herkes ayrı ayrı bir şeyle ilgilenirken National City’nin günlük kahramanlık işlerini Guardian yapacak. Bizim bununla bir derdimiz var mı? Winn’in üstüne fazla yüklenmezseniz yok tabii. Şaka bir yana, ben bunun bir amacını göremiyorum dizide. Sezon sonu savaşında kendisine belki de hiç ilgilenmeyeceğimiz bir yardımcı rolü verecekseniz bir amacı olmayacak cidden. Ama sürpriz bir ölüm bekliyorum ben Supergirl’den. Geçen sezon hatırlarsınız, ellerini kirletmeye biraz yanaşmışlardı senaristler.
Mon-El ve Kara yakınlaşmasına gelelim hadi. Hepiniz az çok tahmin etmişsinizdir zaten bunu. Cidden ama çok ilginç bir yola sapabilir bu. İki birbirini sevmeyen gezegenin evlatları ve Mon-El’in söylemeye çalıştığı bir şey var fark ettiniz mi? Bu konuya tekrar geleceğim ama önce tüm bu kaçırmaların sonucu olan Medusa hakkında konuşalım. Anlaşılan o ki, geçen sezonun Myriad’ı bu sezonun Medusa’sı olacak. Peki nedir bu? Yunan Tanrıçası ile mi ilgili? Yoksa bu adı kullanan başka bir karakter var mı çizgi romanlarda? İnternette gördüğüm bir teoriden bahsetmek istiyorum. Çizgi romanlarda Medusa Mask adında bir araç var. İşlevi birilerinin duygularını kontrol etmekle alakalı. Psycho Pirate kullanıyordu bu aracı. Ve şimdi de dizimize gelebilir mi? İlk bölümden beri insanların uzaylılara bakış açılarını değiştirmek adına girişimlerde bulunan Cadmus, artık bunu zorla yapmak istiyor olabilir mi? Ben oyumu bu yönde kullanacağım.
Teoriyi ortaya atan “bustle.com” bunun sonucu olarak başka bir çıkarım daha yapmış. Kendileri şu soruyu soruyor; bu bilgi, Yalnızlık Kalesi arşivlerinde ne arıyor? Superman bununla ilgili bir şeyler mi yapmış ya da Kara’nın ailesinin Kripton dönemiyle ilgili mi? Çünkü biliyorsunuz, o zamanlar Kripton ölmekte olan bir gezegendi ve buna karşı yapılması gerekenler konusunda birbirlerini ve halkı ikna etmeye çalışan iki grup vardı. Belki de Daxam ile aralarındaki sorunla ilgilidir. Çünkü belli ki Mon-El’in söylemeye çalıştığı bir şey var.
Teorilerimizi bir kenara bırakalım şimdi. Konuşmamız gereken son bir şey daha var. Jeremiah Denvers. Senin ölmüş olman gerekiyordu. Hank gibi onun da sonunun bildiğimiz gibi olmadığı ortaya çıktı. Peki bunca sene neler yaptı Cadmus’la? İşin bu kısmında senaristlerle baya atışabileceğimi hissediyorum ama bekleyip göreceğiz. Hank demişken, artık Cyborg Superman diyeceğiz sanırım. Çizgi romanlardan gelen karakterimizin hikayesi dizide farklı olacak sanırım. O yüzden bu konudaki araştırmaları size bırakıyorum.
Görüş
Çekinmeden güzel diyebileceğim bir Supergirl bölümü derken peşine ikincisini de koydular önümüze. Guardian olayları dışında beni yeni meraklara sürükleyen bir bölüm olduğunu itiraf etmeliyim. Gelecek bölümleri ilk defa sabırsızlıkla bekliyorum desem yalan olmaz.
ÇOK İYİ
Bir sonraki bölüm incelemesinde görüşmek üzere arkadaşlar. Siz kahvelerinizin son yudumlarını alırken ben de buraya her zaman yapacağım gibi dizide yer alan göndermeleri, değişik bilgileri kısaca bırakayım.
- Kara’nın Guardian hakkındaki konuşmasında şöyle bir şey duyduk: “My cousin worked with a vigilante once, tons of gadgets, lots of demons. Vigilantes are nuts!” Sanırım kendisi Batman’den bahsediyor, değil mi?
- Cyborg Superman, çizgi romanlarda da Hank Henshaw’dır. Ancak burada Hank özel bir ajan değil bilim insanıdır.