İnceleme: Action Comics #967


[update title=”Künye” icon=”info-circle”]
Yayınlandığı Tarih:9.11.2016
İçerdiği Sayı:Action Comics #967
Hikaye: Men of Steel
Yazar:Dan Jurgens
Çizer:Tyler Kirkham
Yayıncı:DC Comics[/update]

İlk hikayesiyle adına yaraşır şekilde
“aksiyon” dolu başlayan, ardından gelen dört sayıda daha çok
“Detective Comics” dergisini andırır şekilde gizem çözmeye odaklanan
dergimizde yeni ve uzun soluklu bir hikayeye bu sayı itibariyle başlamış
bulunuyoruz. Geçtiğimiz sayılarda Superman Doomsday’in Metropolis’e saldırmadan önce Geneticron’da tutulduğunu öğrenmişti. Sonrasında da Geneticron binası ortadan kaybolmuştu. Ayrıca New 52 Lois’inin öldüğünü öğrenmiştik ve diğer Lois onun yerine
geçip Daily Planet’a işe gitmeye başlamıştı.

Spoiler Bölgesi

Sayıya dünyayı uzaydan görerek
başlıyoruz fakat dünya adeta Apokalips’e dönmüş. Yeşil Fenerlerin ölü bedenleri uzay boşluğunda süzülürken, Justice League’in geri kalanları da Dünya’da ölmüş vaziyetteler. Her yerde Parademonlar uçuşuyor ve mavi bir Boom
Geçidi’nden kırmızı pelerinli bir adam çıkıyor. Kim olduğunu
göremiyoruz ama ardından önceki sayının sonunda gördüğümüz şapkalı adam ve uzaylı Zade çıkıyor ve bunun
gelecek olduğunu öğreniyoruz. Onlar da
bunu önlemeleri gerektiğini konuşuyorlar ve kırmızı pelerinli adama da “Yok Edici” diyorlar.
Şapkalı adamın adıysa L’Call olduğunu anlıyoruz. Hedeflerinin yerini buluyorlar ve ardından Superman ve Jon Amazon’da karşımıza çıkıyor. 

Jon Superman’i soru yağmuruna
tutuyor, neden kostümün üstüne iç çamaşır giymeyi bıraktığını falan soruyor. Sonra kayıp Geneticron binasını buluyorlar. Orada Doomsday’in geçmişte tutulduğu
hücreyi görüyorlar. Sonra
Lois’i görüyoruz, Lex’le röportaj yapmaya gitmiş. Lex’in, Boom Geçidi
ile iki buçuk tonluk bir taşı bir yere ışınladığını görüyoruz. Lois,
Lex’in bir Ana Kutu’ya sahip olduğunu fark edince
daha da endişeleniyor. Sonra Zade ve L’Call oraya saldırıyorlar. Lex saatinden kostümünü çıkarıyor, Lois de düşecekken onu insan
Clark kurtarıyor ve insan Clark sinyal gönderici saatiyle Superman’i çağıyor. O da Jon’u da alıp Dünya’nın diğer ucuna geliyor. Lex, L’Call ile dövüşürken Superman’i
Zade yavaşlatıyor. L’Call, Lex’e “Ne olduğunu,
neye d
önüşeceğini, yok edeceğin
d
ünyaları biliyorum Yok Edici.” tarzı bir şeyler söylüyor ve bir görüşte Lex’i Darkseid’ın tahtına oturmuş
ve onun kafasına taktığı kaskı takmış şekilde görüyoruz.

GÖRÜŞ

Son sayıların en heyecanlısı sanırım buydu.
Üç koldan ilerleyip hepsini bir yerde birleştirmiş Dan Jurgens sayıyı ve bunu
çok eğlenceli bir şekilde sunmuş okuyucuya.
Öncelikle basit bir konudan girelim,
Superman/Jon ilişkisi çok hoş devam ediyor bu dergide de. Jon hem tatlı hem de
uslu, akıllı bir çocuk oldu şu ana kadar. Yani Damian’da ne yoksa bu çocukta
var diyebiliriz. Hiçbir şekilde babasına itiraz etmiyor ve öğrenmeye çok açık,
takdir ediyoruz Lois-Clark çiftini, çok iyi bir çocuk yetiştirmişler. Yakında
başlayacak ve Jon ve Damian’ın dergisi olacak “Super Sons” için de heyecanlanmaya devam ediyoruz.

Öte yandan hem Lois ve Lex hem de Lois ve
Clark’ın arasında geçen diyaloglar çok yerindeydi. Lois daha ilk günden
Clark’la konuşmalarında Lex’e karşı çok temkinli yaklaşmıştı. Röportajda da
aynı şekilde sorduğu sorularla bir şeyleri çözmeye çalıştı. Clark’ı da kendi
aşkının yerine geçtiği için çok hoşnut karşılamadığı ortada. Mesela çok güzel
yazılmış bir kısım var sayıda. Lois tam düşecekken “Clark” diye bağırıyor sonra insan olan Clark geçince “Sen mi?” diye söyleniyor.
Sonra da kendisinin yanlış Superman ve yanlış Clark arasında kaldığını düşünüp
dert yanıyor. Yalnız bakın, Lex’te sakatlık çıktı, ben eminim bu Clark’ta da
bir şeyler var. Yakında onun da gizemi çözülecek gibi duruyor ama bakalım,
neler gösterecek zaman.

Şimdi de asıl önemli olaya gelelim. Lex’in
altından bir şeyler çıkacağını hepimiz tahmin etmiştik, değil mi? Her ne kadar
New 52’nin başından beri bugüne kadar hep iyi gibi gözükse de Lex, Lex’tir.
Hangi evrende olduğumuz fark etmiyor, eninde sonunda bir yerde sapıtıyor.
(Injustice ve Earth 3 evrenlerini bir yana bırakalım, oralarda gerçekten iyi
bu adam.) Lex bu hikayenin geleceğinde de sapıtıyormuş ve Dünya’yı Apokolips’e çeviriyormuş. Yani bir çeşit Darkseid varisi
oluyormuş. Bizim kaç sayıdır Darkseid’ın intikamını almaya çalıştığını
düşündüğümüz kırmızı şapkalı adam da meğer bunu önlemeye çalışıyormuş. Yalnız
onunla ilgili şunu da söyleyeyim, adam tam bir Viking izlenimi bırakıyor. Çok
ihtişamlı oluyormuş kostümünü giyince, çok sevdim.
Şimdi ne olacak, pek bilmiyoruz. Superman,
Lex’i kurtaracak mı yoksa onlar Superman’e durumu anlatıp ortak bir noktada
anlaşacaklar mı yoksa başka bir senaryo mu hayata geçecek göreceğiz. Fakat
Superman, Lex’i bile öldürmelerine izin vermez bu ortada. Ayrıca işin bir
ilginç yanı, sayının başındaki gelecek görüşünde bütün karakterleri gördük
neredeyse ama Superman yoktu. Acaba bu konuya değinecekler mi ileride yoksa
sadece bir tesadüf müydü bilmiyoruz ama bu merak uyandırıcı.

Son olarak da Lex’in saatini kostümüne
alması size de tanıdık gelmiştir. Biraz Flash’ı andırıyor değil mi, yüzük olmuş
saat, oradan çıkıyor kostüm. Yalnız bana bir de ilk Avengers filmini
hatırlattı. Hatırlarsanız orada da Loki, Tony’yi aşağı atınca Tony kollarındaki
bilekliklerle kostümünü çağırıp giyiyordu. Tabii Lex onu aşmış, Apokolips
teknolojisini bulunca koskoca kostümü minicik saatin içine koymuş. Fakat Tony
hiç eksik kalır mı, o da geçtiğimiz yıllarda yayınlanan “Superior Iron
Man” dergisinde kostümünü teniyle bütünleştirmiş gibiydi. Dehalar,
dehalar… Neyse bu konuda daha fazla laf kalabalığı yapmayayım.

Önümüzdeki sayı ilginç olacak ama güzel
olan bir şeyler daha var. Konu seçimi gerçekten hoş. Superman geleceği masum
olmayan Lex’in ölmesini engellemeye çalışırken geleceği kurtarmaya çalışan iki
kişiyle savaşacak mı? Gerçekten zor seçim. Dan Jurgens da çok hoş bir hikaye kurgulamış,
çizimleri de bu sayıda özellikle son iki sayınınkine göre daha çok beğendim.
Çizimler, renklerle birlikte bir Superman dergisinde olması gerektiği gibiydi.
Merakla bekliyoruz gelecek sayıları.

7.5

GÜZEL

Yorumlar