Bilimsel Olarak Ant-Man Superman’i Dövebilirmiş

DC ya da Marvel, bir karakterin ne kadar güçlü olduğunu, ki bu genel olarak fiziksel anlamdadır, bir diğer karakterle karşılaştırarak görmeye çalışırız. Karşılaştıracağımız karakterler de bellidir; Hulk olur, Kaptan olur… En bilindik isim Superman’dir. Yine bu tür bir karşılaştırma ile karşınıza çıkıyoruz. Ancak bu bizim yaptığımız, arkadaşlar arasında bir tartışma olayı değil. Bir bilim insanı, kendisi bir kuantum fizikçi, Ant-Man’in gerçekleşecek bir karşılaşmada Superman’i çatır çutur döveceğini iddia etmiş. Eh, kendisi bir bilim insanı olduğundan bu iddiasını destekleyecek bilimsel şeyleri de var. Biz de onlara şöyle bi’ bakalım istedik.

Öncelikle, konuyla ilgili konuşan bilim insanı, California Teknoloji Enstitüsü’nden Dr. Spiros Michalakis, Ant-Man filmi için bilimsel danışmanlık yapmış olan kişi. Yani konuyla alakası olan, çocukluğunda da çizgi romanları seven ve tüketen biri, kendisi öyle diyor en azından. Ve iddiasına göre Ant-Man tüm zamanların en güçlü kahramanı olabilir. Filmde, artık izlemişsinizdir umarım, Scott’un kuantum seviyesine küçülmesi ile ilgili danışmanlık yaptığı oldukça açık ve 2015 yılında kendi blogunda şöyle diyor konuyla alakalı:

“Eğer biri bizim bildiğimiz fizik kurallarının olmadığı, zamanın okunun kırık, ve uzayın dokusunun dokunmamış olduğu bir yere gitse, kuantum alanı ustasının güçleri sadece geldiği gerçekliğe geri dönme konusunda sıkıntı yaratırdı.”

Dr. Spiros’un bahsettiği atom altı bir yer, bahsedilen şey basitçe kuantum fiziğidir. 20. yüzyılda keşfedildiği üzere bildiğimiz fizik yasaları bu kadar küçük boyutlarda maddelere aynı etkiyi göstermiyor. Dr. Spiros’un iddiasını destekleyen de budur işte. Kuantum fiziğinin tarihi bellidir, Max Planck, Albert Einstein ve Werner Heisenberg gibi isimlerle beraber başlamış bu konuda yaşanması gereken bir devrim olduğunu, bunun için gerekenin Ant-Man’in küçülmesini ve büyümesini sağlayan, kuantum mekaniğine dayanan cihazların geliştirilmesiyle gerçekleşeceğini söylüyor. Ant-Man, bizim çizgi romanlardan bildiğimiz “Microverse”e girdiğinde sadece daha küçük bir yere girmiyor, bir adım daha öteye geçiyor. Inverse ile yaptığı röportajda bunu şöyle açıklıyor:

“Burası, [Microverse] gerçekliğin dokusunun sizin etrafınızda değiştiği bir yer. Yani kuantum düzlemine geçtiğinizde, farklı türde yasalara maruz kalıyorsunuz. Dünyamızda geçerli olan fizik yasaları bellidir. Superman dahil tüm süper kahramanlar, eğer gerçek olsalardı, bu fizik yasaları ile sınırlandırılmış olacaklardı. Kriptonlular insan bilimine meydan okuyabilirler belki ancak hâlâ bizim yasalarımız ile sınırlandırılacaklar. Ancak Ant-Man için bu geçerli değil.”

Superman’in maruz kaldığı fizik yasalarından biri yerçekimi olarak karşımıza çıkar. Dr. Spiros ise yerçekiminin, Einstein’ın dediği gibi uzay ve zamanın bükülmesinden başka bir şey olmadığını söylüyor. Yani bu bükülmeyi anlayabilirseniz ve onu manipüle edebilirseniz, değiştirebilirsiniz. Yani yerçekimini değiştirebilirsiniz diyor. Kendisine sorulan bir diğer soru da, bu bilgilere bağlı olarak Ant-Man’in Superman’i nasıl yenebileceği üzerine. Dr. Spiros ise yerçekimi örneğinden devam ederek Ant-Man’in uzay zaman eğriliğini kuantum düzeyinde anlayabilirse bunu yerçekimini azaltmak veya arttırmak için kullanabileceğine değiniyor tekrar. Superman’in kaldırabileceğinden daha fazla bir ağırlığa getirebileceği şekilde manipüle edebilir ve böylece Superman’i ezebilir diyor. Ona göre Ant-Man çok daha yıkıcı olabilir. Bir kara delik yaratabilir örneğin. Superman bir kara delikten kaçabilir mi? Doktora göre kaçamayacağı yüksek bir ihtimal.

Her şeyin üstünde, kendisi bilimsel danışmanlık yapmış biri olarak röportajında bu konunun da çok çarpıcı ve benim için en önemli kısmına da değiniyor.

“Konu, olayları bilimsel bir mantığa oturtmakla alakalı değil. Fizikçilerin bile garipseyeceği türden şeyler hakkında konuşuyoruz. İnsanları bilim ve keşfetme konusuyla ilgilenmeye itmekle alakası aslında. Keşfetmeye dair açlıklarını nasıl ortaya çıkarabiliriz? “Bu nasıl çalışıyor? Birisi nasıl küçülebilir? Nasıl bir şey olurdu bu?” diye düşünebilmelerini istiyoruz aslında.”

Bahsedilen şey aslında çizgi roman okuru olan çoğumuzun başına gelmiş bir şey. Nasıl olabileceğini ve neye benzeyeceğini düşünmek, araştırmak, hayal etmek, işin arkasında yatan bilimsel gerçeğe ulaşmaya çalışmak… Sonuçta, eğer yanınıza bilimi alırsanız görüldüğü gibi Superman’i bile yenebilirsiniz. Araştırmaktan çekinmeyin, hayal ettiklerinizi insanlarla konuşmaktan, tartışmaktan geri durmayın. Bu yazıyı bir yerlerde paylaşmayı da unutmayın, heheheh.

Yorumlar