Bu inceleme, Captain America: Steve Rogers çizgi romanının son beş sayısını birden kapsamaktadır.
Hepimizi şaşırtan ve tüm ilgileri üstüne çekecek kadar sert bir şekilde giriş yapmıştı Steve Rogers bu seri aracılığıyla. “Hail Hydra!” demesini beklemeyeceğimiz ilk kişi, daha ilk sayıdan bu çıkışıyla benim gibi çoğumuzu hayal kırıklığına uğratmıştır eminim. Tepkilerin boyutu inanılmazdı, sonrasında konu üzerinden dönen şakaların boyutları da bununla doğru orantılı oldu. Aslında herkes bu hareketin çokça başarısız olacağından emindi. Ancak ilk adımda satışlar konusunda serinin ilk sayısı beklenenden fazlasını verdi. Sayılar ilerledikçe tanıdığımız Steve Rogers’ın geçmişinin değiştirildiğini öğrenmemize rağmen büyük bir çoğunluk “Captain Hydra”yı pek affedemedi. Ancak benim merak olarak nitelendirdiğim sebepler yüzünden sevmeyeni de çizgi romanı almaya ve satış rakamlarına katkıda bulunmaya devam etti. Bu tabii Dünya geneli için bir görüş. Steve Rogers sadece ilk sayısı ile bizi şaşkın bir şekilde bırakmamıştı. Neredeyse her sayı içinde, “Bu bizim Kaptan’ımız olamaz.” diyebiliyorduk. Şahsen ben bundan keyif alıyordum. Okumaya devam etmek istediğim, sonunu görmek istediğim bir seri çıkıyordu önümde. Steve’in Hydra üzerinde planları, değiştirilmiş geçmişine rağmen sahip olduğu kararlı tavırları, ilk sayıdan itibaren geçirdiği değişimle beraber bu seri her sayısı ile çarpıcı ilerledi. Kaldığımız yere gelene kadar sadece günümüzde olanlarla değil, geçmişe dönüş yaşadığımız sahnelerle de dikkatimizi çekmiş olduğu için bir artı puanı da bu iki kanalı birlikte çok dengeli bir şekilde sunmasıyla kazanıyor aslında. Beni tatmin etmeyen tek tarafı olarak çizimleriyle gözüme batıyor olsa da bu durumu ikiye ayırmayı daha doğru buluyorum. Geçmişe dönüş yaşadığımız kısımlarında oldukça güzel bir renklendirme sunuyor seri bize, buna bir şey diyemeyeceğim.
Steve’in geçmişinde süper asker serumunu yemesine kadar gelen, günümüzde ise Helmut’u yanına katıp, Maria Hill’i devirerek SHIELD’ın başına geçmesine kadar gelen incelemelerimizde bir de kendisinin Hydra’ya hizmet ettiğini ortaya çıkaracak bir video kaydının ortaya çıkışı ve geçmişten bir ismin, Sinclair’in günümüzde de gözlerimize gözükmesiyle 12. sayıyı bitirmiştik. Yeni isimlerin günümüzde de kendilerini bizlere göstermesi ve Kaptan’ın etrafındaki çemberin giderek daralması ile bırakmıştık incelemelerimizi. Şimdi kaldığımız yerden devam ederek beş sayı içinde neler olduğuna bir göz atalım.
Sinclair’in dönüşünü ve video olayını bir kenara bırakalım. Geçmişe dönüş sahnelerinde önümüzde çıkacak bir sürpriz daha var. Helmut’un babasını daha önceki sayılarda da görmüştük. Tekrar karşımıza ölmek için çıkıyor olması işlerin seyrini değiştirecek biçimde gerçekleşiyor. Steve’in her ne kadar Hydra ajanı olsa bile sürekli iki dünya arasında kalmışlık hissini yansıtıyor olması da eski Kaptan Amerika sevenlerin umutlanmasına yol açıyordur eminim. Yine de Helmut’un bunu unutacağını sanmıyor ve günümüze nasıl yansıyacağını oldukça merak ediyorum. Şu an kendisi bir grup güçlü insanı etrafında toplamış durumda. Ki Sinclair’e dönersek, o da aynısını yapıyor halde karşımıza çıkıyor. Geçmişe dönüşlerle öğrendiğimize göre de Helmut’un babasının ölümünün suçlusu Red Skull’ın ta kendisi. İşte burada her şey çözülmeye başlıyor. Steve’in bu zamana kadar Red Skull ile ilgili planlarının kaynağı da açıklığa kavuşmuş oluyor. Bundan sonra pek de geçmişe dönmemize gerek yok. Tabii son kulvarda Steve’in annesiyle kavuşabildiğini görmek de her şeyin üstünde hepimiz için değerli bir andı.
Günümüzde çözülmeye hızla devam eden bir sahne var önümüzde. Erica Sinclair ve Helmut Zemo’nun yardımlarıyla toplanan güçlerle birlikte Secret Empire’da da okuyacağımız üzere Hydra kontrolü ele geçirme konusunda kalbur üstü de olsa başarılı bir yol izlemiş durumda. Öncesinde planlarında kilit bir nokta olan Kobik’in parçalanması ve Doktor Selvig’in bu konudaki kendini fedasının da üzerinden geçilmesi gerek. Henüz bu konu hakkında başka bir gelişme oluşmadı ancak benim düşünceme göre hem bu seri içinde hem de Secret Empire ekseninde Kobik oldukça önemli bir yer tutacak. Hatta ve hatta biraz büyük oynayarak serinin sonunun Kobik ekseninde geleceğini düşünüyorum. Şimdilik üzerinde tartışılması için biraz erken tabii. Bu beş sayı içinde en vurucu kısma geçelim o zaman; Başkan Steve Rogers’ın röportajı. Şu zamana kadar seri içinde Kaptan’ın birçok konu hakkında birçok açıklamasını okuduk. Ancak sanıyorum Steve Rogers’ın değişiminin en çok hissedildiği nokta bu röportaj olmalı. Hydra’nın yönetimi ele geçirdiğini değil bizzat yönetimde olanlar tarafından Steve Rogers’ın böyle bir göreve geldiğini, Hydra’nın aslında 2. Dünya Savaşı’nı kazanmış olduklarını, ülke ekonomisinin iyiye gidip işsizliğin azaldığını söyleyerek aslında biricik Kaptan’ımızın nasıl da çetrefilli bir siyasetçi olduğunu da çok keskin bir şekilde görmüş olduk. Sahnenin ya da sözlerin başarısızlığından değil, bir Kaptan Amerika hayranı olarak, Steve Rogers’ın gelmiş olduğu bu hale üzülmeden edemiyorum çünkü, ne yalan söyleyeyim, bana oldukça benzer birini de hatırlatıyor.
En nihayetinde halk da onu seviyor aslına bakarsanız. Büyük bir çoğunluk Hydra destekçisi ve Kaptan’ın söylediğine göre de gururla “Hail Hydra!” diyorlar. Önümüzde Hydra yönetimi altında geçecek bir Amerika duruyor. Yine hep beraber daha başka neler olacağını ve olabileceğini konuşmaya devam edeceğiz. Bu arada… Son sayıda Hydra’nın “worthy” olduğunu iddia ederken Kaptan’ın cidden Thor’un çekicini kaldırdığını düşünüyor musunuz, yoksa bu da bir propaganda aracı olarak mı lanse ediliyor bize ya da Amerika halkına?