HİKAYE
Sayıyı Luke Cage’in kardeşi Willes Stryker, yani Diamondback ile açıyoruz. Şimdilik serimizin baş kötüsüymüş gibi gözükse de ilerde başka yerlerle bağlantısı da olabilir. Diamondback, insanlara ilaç diye çamaşır deterjanı kakalayan Goddard’ı mevta ediyor ve olay yerine imzası olan birkaç adet elması bırakıp gidiyor. Sıradaki hedefi ise işine burunlarını sokan Luke Cage, Iron Fist, Jessica Jones ve Daredevil’ı indirmek. Daha Defenders değiller, ayrı ayrı takılıyorlar.
Dördüne de ayrı ayrı saldırı gerçekleşiyor, en ciddi yaralanan ise Jessica Jones. İşin tuhaf tarafı Diamondback saldırıyı Daredevil’a değil, Matt Murdock’a gerçekleştiriyor. Kimliğini biliyor yani. Tuhaf olan kısmına görüş kısmında değineceğim. Jessica’nın yaralandığını duyan dörtlü ilk olarak hastanede bir araya geliyor. Ama sanılan aksine Jessica kendine gelir gelmez bir yandan Diamondback’e, bir yandan olay yerindeki elmasları cebe atan olay yeri incelemeye söverken ayaklanıyor ve ”İlk kez kurşun yemiyoruz herhalde!” deyip hastanedeki işleri bitiyor.
Düşüyorlar kötü adamımızın peşine. Bu sırada muhtemelen aynı günün akşamında Diamondback, Black Cat ile ”Güçlerimizi birleştirelim.” toplantısı ayarlamış. Harlem merkezli olmak üzere şehri ve bütün doğu limanını kontrol etmek için bir planı var.
Ama beklediğinin aksine reddediliyor. İkili konuşmasına devam ederken Luke Cage merdivenlerden yukarı doğru çıkmakta. Odayı basıyor basmasına da, kardeşi Diamondback’ten de sağlam bir dayak yiyip sayı sona eriyor.
GÖRÜŞ
Kuşkusuz uzun zaman sonra Defenders’a yeni bir seri çıkarmanın en büyük sebebi Ağustos ayında yayınlanacak The Defenders dizisi. Bu hamlenin satış rakamlarına etkisini önümüzdeki ay göreceğiz. Dümende Brian Michael Bendis var. Çizimler ise David Marquez’e ait. Civil War II’nin başında da bu ikili vardı. Bendis her seride Luke Cage’i merkeze yakın yerleştirmeye çalışıyor. İlk Civil War, Secret Invasion, Age of Ultron gibi seriler bunlara örnek. Ayrıca aynı anda hem Jessica Jones, hem Luke Cage hem de New Avengers yazdığı için Luke Cage & Jessica Jones ilişkisini de aynı anda birçok seride işleterek güzel bir ikili yarattı.
Bu seride de baş kötümüz doğrudan Luke Cage ile alakalı. Merkezde diyebiliriz. Luke, Diamondback’i serinin başında ölü olarak biliyordu, ta ki eşini vurana ve evini havaya uçurana kadar. Diamondback’in amacı belli yerlerin kontrolünü ele geçirmek. İnsanları öldürmek değil. Zaten sayının başında da insanlara çamaşır deterjanı veren Goddard’a hesap soruşunu görüyoruz. Defenders’ın kafasındaki New York görüşü düzen ve adaletten oluşuyorken, Diamondback’te bu durum yolsuzluk ve mafya kontrolünden ibaret. Aynı Daredevil ve Kingpin kapışması gibi yani.
Daredevil demişken ”tuhaf duruma” değinelim. Eğer Daredevil’ın kendi serisini takip etmiyorsanız kısa bir özet geçeyim: bir ara Daredevil’ın kimliği bütün dünya tarafından biliniyordu. Hatta sevgilisi ile San Francisco’ya taşınmış, kanunsuz olmayı ve avukatlığı bırakmış, kendi biyografisini yazıyordu.
Baya ünlü biri hâline gelmişti adam. Suçla karşılaştığı durumlarda polise yardım ettiğinde bile toplumdan ”Biyografine yeni bir sayfa mı eklemeye çalışıyorsun?” gibi tepkiler alıyordu ve insanlar Matt’in bu yardımları karşılıksız yaptığına dikkat etmiyordu. Tabii ki bizim tanıdığımız Matt Murdock’ı deli ediyordu bu durum. Doctor Strange, Silver Surfer ve Emma Frost gibi isimlerden kimliğinin tekrar gizli olması için yardım istese de kabul etmediler. Daha sonra Purple Man’in çocukları, kendilerini ölümden kurtaran Daredevil’a yardım etmek için babasının dünya egemenliği tarzı gibi bir amaçla kurduğu makineyi kullanarak bütün dünyaya Daredevil’ın Matt Murdock olduğunu unutturdu. Matt’in isteği dışında gelişti bu olay. Sonuç olarak sevgilisinden ayrılıp tekrar avukatlığa ve kanunsuz olmaya dönüp sıfırdan başlama şansı buldu. Kimliğini ise sadece Foggy Nelson’a söyledi. Bu sayıda da gördük ki Luke Cage ve diğer Defenders üyeleri bile DD’nin Matt olduğunu bilmiyor.
Pek kısa olmadı ama durum bu. Yani Diamondback’in Matt Murdock’a saldırmış olması tuhaf. Çünkü nasıl Daredevil olduğunu bilebilir? Ama belki de Daredevil’a değil, gerçekten Matt’e saldırmak istemiştir. Hatta belki Matt’e saldıran bambaşka birisidir, diğerleriyle aynı zamanda olması tesadüftür. Çünkü daha ortada Defenders yok. Ekip kurulmadı. O yüzden Diamondback’in Luke’a, eşine ve en yakın arkadaşı Danny Rand’e saldırması gayet normal. Kişisel sebepler. Matt ise bu durumun dışında kalıyor.
Bu sayıda Luke ve Jessica’nın olaylara tepkisine daha çok ağırlık verilmiş, Matt ve Danny bir hayli arka planda kalmış olsa da okuyucu, bu dört karakterin geçmişleri olduğunun gayet farkında. Defenders adı altında aynı çatıda olsalar da olmasalar da, bana göre dörtlüden iki kişi bile yan yana gelse o Defenders ruhu karakterler arasında çok güçlü.
Brian Michael Bendis için can sıkıcı bir durum olarak Civil War II sırasında olanların, karakterlerin kendi serilerinden tamamen bağımsız olduğundan şikayet ediyorduk. Civil War II ve solo serilerin birbirlerinden haberi yokmuş gibiydi. Daredevil dışında diğer üç karakterin kendi serisini okumasam da, o serilerde de Bendis’in kalemi olduğu için içim rahat. Bu seriyi okumak için toplamda 5 farklı seri okuma zorunluluğu gerekmiyor yani.
Netflix dizilerinde beni cezbeden bir durum vardı. Karakterlerin renkleri arka planda çok güzel kullanılıyordu. Aynısı yukardan ikinci kare için de geçerli. Dizi ya da çizgi roman olsun, bu tonlamalar çok güzel kullanılıyor. Kahramanlarımızı ilk kez gördüğümüz kareler ise nefes kesici. Üzerlerinde logo, arka planda karakterlerin tarihi boyunca kilometre taşı diyebileceğimiz önemli olaylara değinilmiş olması okuyucuya harika lanse edilmiş.
Başlamak için yeni bir seri arıyorsanız, hem de solo serileri takip etmek zorunda kalmak istemiyorsanız Defenders tam size göre! Serinin ikinci sayısı ise ayın 28’inde çıkıyor!