İnceleme: Secret Empire #4

Bu seneki büyük Marvel hikayemiz Secret Empire’da, 0. sayısını da sayarsak 5. sayıya gelmiş bulunmaktayız. Önceki sayıların incelemelerine şuradan ulaşabilirsiniz:

İnceleme: Secret Empire #0
İnceleme: Secret Empire #1
İnceleme: Secret Empire #2
İnceleme: Secret Empire #3

Önce sayının hikayesinden bahsedelim, daha sonra da değerlendirmeye alalım. Sayıyı okumuşsanız doğrudan değerlendirme kısmına geçebilirsiniz.

HİKAYE

Sayımız yine ikinci Steve’in sahneleri ile başlıyor. Mahsur kaldığı ormanda karşısına çıkanlarla dövüşmek üzereyken Bucky ve Sam geliyor ancak hiçbiri gerçekte kim olduklarını bilmiyorlar ve Steve’i de aralarına davet ediyorlar. Daha sonra günümüzdeki hikayeye dönüyoruz.

Cap, en çok güvendiği teğmeni olduğunu söylediği Punisher’a, Black Widow’u bulmanın çok önemli olduğunu, aralarındaki en tehlikelisinin o olduğunu söylüyor. Black Widow’sa bir Hydra askerine işkence etmekle meşgul. Champions ekibi gelerek bunun yanlış olduğunu söylüyor ancak tam adamı serbest bıraktıkları anda adam saldırıya geçince Natasha adamı vurup öldürüyor.

Daha sonra kameralarımızı Alaska’ya, Ultron Bölgesi’ne çeviriyoruz. Gezegen kalkanı uygulanmadan hemen önce Ultron Dünya’ya yeniden gelmiş. Burada kendisine Ultronlarla dolu şehirler inşa etmeye başlamış ve elinde kozmik küp parçalarından birisini tutuyormuş. Ancak öğreniyoruz ki bu sadece Ultron değil. Hank Pym kendisini Ultron ile birleştirmiş!

Ancak bölgeye saldırmaya giden eski Avengers ekibi, burada Steve’in yeni karanlık Avengers ekibiyle karşılaşıyor ve iki grup arasında savaş başlıyor. Ant-Man Black Ant’le, Quicksilver, Scarlet Witch ile, Hercules de Thor ile savaşıyor ve nihayet Tony ile Steve karşı karşıya geliyor. Ancak kavga daha başlamadan durduruluyorlar ve savaşan herkes bayıltılıyor. Yukarıdan bir ses, hepsini ne kadar özlediğini söylüyor. Uyandıklarında, bir masada elleri bağlı olarak kendilerine geliyorlar. Kendilerini yakalayan kişi ise bizzat Hank Pym!

Masadakiler birbirleriyle atışmaya başladıklarında Hank onları susturuyor ve kendisinin onları birleştirmeye çalıştığını anlatıyor ancak Tony buna gülüp Hank’i kışkırtmaya başlıyor. En sonunda da Hank sinirlenip Tony’e saldırıyor. Sonra diğer kahramanlara da saldırmaya başlayınca Ant-Man, Hank’i sakinleştirip kendisine getiriyor. Hank de gitmelerine izin veriyor ve küp parçasını da Scott’a emanet ediyor. Bir anlaşmaları olduğunu söyleyen Steve’e ise işleri daha ilginç kılmak için bunu yaptığını söyleyip onu eli boş gönderiyor.

Fakat bu sırada haberler geliyor ve Namor, Cap’e kendi elindeki küp parçasını teslim ediyor. Zemo, Ultron’un parçayı vermemesinin intikamını alacağını söylese de Steve, “Bırak istedikleri kadar toplasınlar, nasılsa içlerinde bir adamımız var” diyor ve sayı bitiyor.

DEĞERLENDİRME

Pekala, 4. sayıyı da bitirdik. Seri, son değişikliklerle 10 sayı sürecek. Hikayede ise çok büyük şeyler olmasa da bazı ilerlemeler gördük. Olan olaylardan en önemli ikisi, küp parçalarından iki tanesinin ortaya çıkması. Bunlardan birisi Steve’in elinde, diğeri ise Tony ve adamlarının. Şimdilik bildiğimiz parçalardan birisi Wakanda’da diğeri ise kafayı yemiş bir Magneto’nun önünde. Önümüzdeki sayıda da bu iki parçanın iki tarafta toplanacağını düşünüyorum. Muhtemelen T’challa da kendi parçasını Namor gibi getirecek ülkesinin bekasını düşünerek. Öte yandan Magneto da tıpkı Ultron/Hank delisi gibi çılgın olaylar sonucunda parçasını diğerlerine verecek. Altıncı sayıda da Tony ve ekibinin içindeki köstebeğe odaklanırız diye düşünmekteyim. Olayların çözümünü ise sekizinci sayı gibi bekliyorum ben. Steve’in eski hafızasını yeniden toparlayıp içindeki iyi Steve ile savaşması ve iade-i itibar için çabalamasına bakacağız. Onuncu sayı bittiğinde de benim oyum evrenin sıfırlanacağından yana. Bunun için de Kobik kullanılacak diye umuyorum.

Öte yandan ben bu seriyi fazlasıyla Superior Spider-Man serisine benzetmeye başladım. Orada da Doc Ock, Spider-Man adına kimsenin yapmaz dediği şeyleri yapıyor ancak başarılı oluyordu. Peter içerilerde bir yerlerde yaşıyordu ve eve dönüş için bir yol arıyordu gizemli bir hayalet olarak. Burada Hydra Steve, benzer şekilde tanıdığımız Steve’in asla yapmayacağı şeyler yapıyor -Las Vegas katliamı gibi- ve başarılı oluyor -kaos bitme noktasına geldi olaydan sonra-, Steve’in ruhu ise eve dönüş için bir yol aramanın peşinde, nihayet de bulacak. Superior Spider-Man’in sonunda Peter’ın, Doc Ock’un yaptıklarından dolayı üzerine binen sorumlulukla çok fazla uğraşmadığını, konunun hızlı kapandığını düşünüyordum. Burada da serinin sonuna geldiğimizde Steve yaptıklarının sorumluluğuyla çok fazla yüzleşmeyecekmiş gibi hissediyorum. Umarım yanılırım.

Geçtiğimiz dönemde bir de Axis denen bir dönem yaşamıştık. İyiler kötü adam, kötüler iyi olmuştu. Yani, karakterlerin doğasını değiştirip durma olayı bir noktadan sonra sıkacak diye düşünüyorum. Çünkü bu seride kötü adam olarak sadece Steve’i görmüyoruz. Wanda, Thor, Vision da kötü taraftalar. Punisher, Cap ne derse sorgulamaksızın onu yapıyor. Ultron, Hank Pym’in kontrolünde sanki daha iyi birisiymiş gibi davranıyor. Black Widow, işkenceler yapıyor, sert hareket ediyor. Yani tüm bunların benzerini zaten görmüştük ama bunların sonucunu göremeyecek olma ihtimalimiz gerçekten can sıkıcı.

Sayıda Hank Pym’e çok fazla yüklenildi. Zamanında Janet’a vurduğu için. Evet Pym’in yaptığı oldukça kötüydü ancak sonrasında birçok hikayede Pym’in kefaret ödemesini sıklıkla gördük. Olayın hemen arkasında geçen Trial of Yellowjacket hikayesinde bu konuda birçokları tarafından yargılandı. Daha sonra West Coast Avengers: Lost in Time hikayesinde emekliliğinden çıktı ama kendisini kafasından vurmaya çalıştı, kurtarıldı, daha iyi birisi olmaya çalıştı. Kurt Busiek’in Avengers serisinde geçmişini karşısına alıp pişmanlığını defalarca dile getirdi. Dark Reign döneminde Janet’ın hatrına bizzat Wasp kostümünü giydi ve aile içi şiddete maruz kalan kadınlar için bir dernek açtı. Yani, Hank gerçekten bunun ceremesini çok çekti ve o günden beri pişmanlığı yüzünden hiçbir şey yapamadı. Sizce de Hank yeterince çekmedi mi? Ben bunun sürekli gözümüzün önüne koyulmasından biraz rahatsızım. Bu şekilde sanki Hank Pym’in başka hiçbir karakter vasfı yokmuş gibi resmediliyor. Bu durum ve Ultron dışında başka hiçbir şeyde Hank’in bahsinin geçmemesi üzücü.

Ancak Hank’in Marvel evrenini ezmesi gerçekten mükemmeldi. Bire bir çevirecek olursam: “Tabii Steve, tabii, tıpkı Tony’nin mükemmel süper kahraman kayıt yasasında yaptığı gibi her şeyi düzene sokacaksın değil mi? Ya da Wanda’nın her şeyi düzeltmeye kalkması gibi- o biraz kontrolden çıkmıştı değil mi? Sürekli Dünya’yı değiştirmek için dev planlarınız olduğunu söylüyorsunuz ancak nedense her seferinde eskisinden daha kötü hale getiriyorsunuz.” Ya da bir sayfa sonraki sözlerine bakalım: “Eğer Rogers “Assemble” dese, ateşin için hızla atlamak için birbirinizle yarışırsınız, ya da Stark harika bir planı olduğunu söylerse yarınızdan çoğu fikir ne kadar kötü olursa olsun peşine takılırsınız!” Hank Pym’in sözlerinin altına imzamı atıyor, Marvel’ı, özeleştirisi için alkışlıyorum.

Tüm bu konuşmalarla birlikte Nick Spencer’ın en sevdiğim yönlerinden birisinden bahsetmek gerek. Spencer devamlılık denen şeye çok sadık bir adam. Hemen hemen yazdığı tüm serilerde kahramanların geçmişlerine değinmesi, eski hikayelerden bir şeyler çıkarıp bize göstermesi hep hoşuma giden bir şeydi. Bu sayıda da Avengers’ın geçmişine dokunması oldukça güzeldi. Ancak Nick Spencer’ın daha fazla Ant-Man yazmasını şiddetle istiyorum. Bu adam Scott Lang’i yazmak için doğmuş. Eğer hala okumamışsanız The Astonishing Ant-Man serisini mutlaka ama mutlaka okuyun. Sayıda Hank, “Wanda her şeyi değiştirmişti, ama güzel olmadı değil mi” dediğinde Scott’ın sessiz bir şekilde “Aynen, ben havaya uçmuştum” demesi gülümsetti.

Wanda’nın bu olanları kendi bilinciyle yapmadığını biliyorduk ama bu sayıda öğrendik ki zaten tamamen başkası tarafından kontrol ediliyormuş. Quicksilver’ın ona bakışını da düşünürsek, Pietro elinden geleni yapacaktır kız kardeşi için. İşte bu noktada Steve’in, diğer Avengers ekibi içindeki köstebeğinin de Pietro olma ihtimali oldukça yüksek. Wanda’yı serbest bırakma karşılığında Steve’le böyle bir anlaşma yapmış olabilir. Üstelik bütün küp parçaları toplandıktan sonra hepsini bir araya getirip bir solukta Steve’in eline ulaştırabilecek başka kim var? O yüzden ben paramı Pietro üzerine koyuyorum. Aramızdaki hain o. Ancak o da bunu istemiyor.

Ayrıca Marvel’la ilgili çok uzun zamandır şikayet ettiğimiz bir şey vardı: Marvel’ın en büyük düşmanı iletişim. Kahramanlar oturup birbirleriyle konuşmuyor ve yanlış anlaşılma üstüne yanlış anlaşılma görerek olayların daha da kötüleştiğini izliyorduk. Bu sayıda gerçekten de herkes bir masaya oturdu ve doğru düzgün konuştular. Hank Pym gerçekten de yemeğin başında dediği gibi Avengers’ı kurtarmaya çalışıyordu. Masada herkesin içinde ne var ne yok dökmesi güzel oldu. En azından hiç kimse birbirini yanlış anlamıyor artık. Bu sayıda iki ekip de bir küp parçasını almaya giderken ben kesinlikle büyük bir savaş sonunda olay çözümlenecek diye beklerken ters köşeye yattım ve karakterlerin konuşarak anlaşmaya çalıştıklarını görerek mutlu oldum. Bu sayının en altın kısmı kesinlikle o yemek masasıydı.

Sayının çizimleri ise oldukça güzeldi. Özellikle kahramanların birbirleriyle savaşmaya girişecekleri noktada her karakterin kendisine denk olan birisiyle karşı karşıya gelmesi ve bunun oldukça epik bir şekilde resmedilmesine bayıldım. Her ne kadar Civil War II’daki David Marquez’in muhteşem mimik çalışmalarına çok yakın şeyler göremesem de Leinil Yu da oldukça güzel bir çalışma ortaya çıkarmış. Hank Pym ile Ultron’un birleşmiş bedenleri bana ziyadesiyle Two-Face’i andırsa da Pymtron’un kendisine has karakteristik çizimleri de vardı. Genel olarak sayı oldukça iyi resmedilmişti. Renkler de sayının temasını leziz bir şekilde boyuyordu.

Secret Empire dördüncü sayısı itibariyle hikayede oldukça ilerlemiş bulunmaktayız. Önümüzdeki sayıda Hawkeye ve etrafındakilere biraz daha odaklanacağız gibi görünüyor. Bu sayıda Hank Pym’in ve Scott Lang’in kullanımı sayının güzelliğini kat kat arttıran şeylerden. Önümüzdeki sayıyı yine merakla bekliyorum. Sizleri Ultron’un önlüğüyle selamlıyorum: “Kiss the Overlord!”

Yorumlar