NEW YORK’UN GURURU!

 *Spoiler içermez.

”Filmin Spider-Man’in en önemli unsurlarından biri olan komediyi bu kadar kullanırken kalbini kaybetmemesi takdire şayan!” 

Spider-Man oldum olası en sevdiğim süper
kahramanlardan olmuştur. Çocukluğum Spider-Man anılarıyla dolu.
90’ların efsanevi Spider-Man çizgi filmini benim jenerasyonum bir kaç
kere bitirmiştir sanırım. 2000’lere girdiğimizde çıkan o müthiş
Spider-Man oyununu çalıştırmak için 32 mb’lık bir ekran kartına
ihtiyacınız vardı. Babam da oyundan oldukça etkilenince 16 mb’lık ekran
kartımıza hemen ufak bir güncelleme* yapmıştık. 2002’de üstat Sam
Raimi’nin yönetmenliğini yaptığı Spider-Man filmi ise bir hayalin gerçek olmasıydı. Bir sene sonra Arkabahçe’den çıkmaya başlayan Ultimate Spider-Man serisini okumaktan o sene lise sınavlarına hazırlanamamıştım. (Bahaneye gel.)

Ancak son yıllarda Sony yüzünden Spider-Man’den bıkmaya başlamıştım. Çünkü bu stüdyonun vizyonsuzluğu sayesinde Sam Raimi’nin Spider-Man‘ine buruk bir veda yapmak zorunda kalmıştık. Bir de sadece 5 sene gibi bir aradan sonra çıkan vasat Amazing Spider-Man filmlerini izleyince çocukluğumun kahramanı bendeki yerini iyice kaybetmeye başlamıştı… Ta ki Spider-Man’in Civil War‘da
sahneye yeniden çıktığı o müthiş ana kadar! Evet, Marvel en sevilen
kahramanını Sony’nin ellerinden kısmen de olsa kurtarmıştı. Hem de tam
vaktinde! Bundan sonra ise yumruğumuzu sıkarak Marvel’dan kendine
yakışır olanı beklemeye başladık. Peki Spider-Man’in yeni solo filmi bu
büyük beklentiyi karşılayabildi mi?

Spider-Man: Homecoming‘in
yönetmeni Jon Watts olabilir; ama bu daha çok kolektif bir aklın ürünü. O
yüzden filmin yönetmeni geri planda biraz.
Robert Downey Jr.’ın filme dahil edilmesi hiçbir şeyin şansa
bırakılmadığın bir kanıtı. Keza Disney’in genç yıldızı Zendaya’nın filme
dahil edilmesi de öyle. Çünkü yıllardır Disney kanallarında Spider-Man
çizgi filmleriyle büyüyen bir kitle var. Ama asıl, Jon Favreau’nun
bizzat filmde oynaması Marvel Stüdyoları’nın bu filmi ne kadar
önemsediğini gösteriyor. Filmin isminin ”Homecoming” (Eve Dönüş) olarak
açıklanması zaten Marvel’ın bize verdiği bir teminattı. Yukarıdaki
sorunun cevabı ”evet” oluyor yani.

Her şeyden önce, Tom Holland çok büyük
bir oyuncu! Süper kahraman olan oyuncuların sonradan kariyerlerinin
nasıl gittiğini bildiğim için filmde bir sahnede ”Ah be oğlum keşke
seçmelere hiç katılmasaydın!” dedim içimden. Holland kesinlikle
Spider-Man olmak için doğmuş! Nasıl Ryan Reynolds’ın espirili mizacı onu
mükemmel bir Deadpool yaptıysa Holland’ın şaşkın mizacı da onu mükemmel
bir Spider-Man yapıyor. Robery Downey Jr. yanında da hiç silik
durmuyor. Ve korktuğumuz gibi bu bir ”Iron Man 4” değil! Tony Stark’ın
filmde gerekenden bir tane fazla sahnesi yok!

Hiçbir süper kahraman kötüsüz olmaz.
Peki filmin kötüsü Vulture nasıldı? Vulture tek kelimeyle göklerin
hakimiydi! Çünkü Zod’dan (Man of Steel) beri motivasyonu olan
bir kötü izleyememiştik sinemada. Ayrıca Michael Keaton gibi bir
oyuncunun bu role getirilmesi karakterin değerini arttırmış. Filmde
Vulture’un kostümüne bile bayıldım! Vulture’un yeni orijini de
kesinlikle daha iyi. Adrian Toomes filmde üst kesimden kazık yemiş bir
orta sınıf işçi patronu. Adamlarıyla beraber geçimini Chitauri
hurdalarını toplayarak sağlaması ise mükemmel bir leşçi akbaba
metaforuydu!

Şimdi gelelim filmin başardığı en iyi
şeye! Yani nasıl uyarlandığına. Benim için bir filmin aslına uzak ya da
yakın olmasından çok nasıl uyarlandığı önemlidir. Bu filmin Ultimate Spider-Man
evreninden esinlendiğini söyleyebiliriz. Filmde Iron Man’in Ultimate zırhını
giymesi ve Miles Morales’ten üstü kapaklı bahsedilmesi fanları kasıtlı
olarak oraya iten şeyler sonuçta. Ama bana sorarsanız MCU’daki
Spider-Man hiçbir şeye benzemiyor! Spider-Man’in bir şehir efsanesiyken
Tony Stark’ın radarına girip onun akıl hocalığında olgunlaşması
öncekilerden güzel bir orijin hikayesi. Filmin Spider-Man’in en önemli unsurlarından biri olan komediyi bu kadar kullanırken kalbini kaybetmemesi takdire şayan! Peter Parker’ın hayatındaki bazı isimlerin
değiştirilmesi, bazı isimlerin de yeni versiyonları çok iyi olmuş! Bu
karakterleri daha enterasan yaparken etnik çeşitliliği arttırmış. Bu
etnik çeşitlilik üzerinden filmde 1-2 tane de sistem eleştirisi var.

Peki filmin benim gözümde hiç mi eksisi
yoktu? E vardı, o da Spider-Man’in yeni kostümünün fazla teknolojik
olması! Yanlış anlaşılmasın, kostümün biraz teknolojik olması fikrini
sevmiştim. Sonuçta Spider-Man şaşırdığında kocaman olan gözlerini, ağ
kanatlarını, elektrikli ağlarını, ağ bombalarını vb. mantıklı kılan bu
teknoloji en başta. Ki bu saydığım şeyler Spider-Man’le özdeşleşmiş
şeyler. Hatta Spider-Man’in göğsündeki örümceğin mini bir drone’na
dönüşmesi de çok tatlı. Ama Spider-Man’in konstümünün yapay zekasına
(Karen) ne gerek vardı? Bu kadar teknolojinin Spider-Man’in doğasını
biraz gölgelediğini düşünüyorum. Neyse, zevk meselesi sonuçta.

Uzun lafın kısası, Spider-Man: Homecoming
bir Spider-Man filminin nasıl yapılması gerektiğini Sony’e gösteren ve
dahası için bizi heyecanlandıran janrın son yıllardaki en eğlenceli
filmlerinden! Benim için en iyi Spider-Man filmi hala Spider-Man 2 ve öyle kalacak olsa da pek çok insan için bu film en
sevdikleri Spider-Man filmi oldu. Yazımın başında bahsettiğim bu
kolektif başarı inkar edilemez o yüzden. Spider-Man’in Batman ile birlikte en büyük mirası olan süper kahramanlardan biri olduğu düşünülürse layığı olan filmi yıllardan sonra buldu! Evine hoş
geldin Tom Holland!

Yazar Puanı: 8

https://ankatozu.wordpress.com 

Yorumlar