Dikkat Çeken Sahneleri ile Wonder Woman

Sinema sektörü, 2017 senesi tekelinde çizgi roman uyarlaması olarak sona ermiş durumda. İzlediğimiz son filmlerden biri olan Wonder Woman için bu tür bir liste hazırlayıp nerede kaldığımızı hatırlamak iyi olur dedik. Zaten bilenler için Civil War, Dawn of Justice için de bu tür listeler hazırlamıştık, yine aynı formattan devam edeceğiz. Anlamamış olanlar da varsa bolca spoiler olacağı konusunda minik bir uyarı yapmanın zararı olmaz.

1) Steve, adamıza düştüğünde patlak veren sahil savaşıyla başlayalım isterseniz. Bu sahne Diana için oldukça kilit bir nokta. Karakter gelişimini deneyimlediğimiz asıl nokta. Bu zamana kadar sürekli olarak Ares’ten ve ona karşı verilen savaştan haberdar olan Diana’nın gerçek bir savaşa girmesine tanık oluyoruz. Ve dahası ölüm kavramıyla tanışmasına tanık oluyoruz. Tam olarak kıyıya çıkan askerlerden birinin kurşunu ile ölen bir Amazon savaşçısının ölümünü izlemesiyle. Bunun üzerine çok konuşulmaması benim biraz canımı sıksa da, Diana açısından, bahsedilmeden güçlü bir duruş verilmeye çalışılması karakteri ile uyumlu bir açı yakalamış.

2) Kimseyi güncedirmeden kabul etmem gerekir ki, İncil’in güzel bir anlatımı ve edebi açıdan güçlü yanları var. Bu anlatım tarzı çoğu film konusu içinde anlatımı güzelleştirmek için de oldukça kullanılıyor. Benim için bu benzerlik ve anlatım şekli, Diana’ya Tanrılar’ın hikayesi anlatılırken karşıma çıktı. Hippolyta’nın kullandığı kelimeler ve hikayenin gelişim süreci İncil ile oldukça benzer yanlar taşımakta. Bu da harika bir hikaye anlatımı sunuyor konu için. Anladığınız zaman hoşunuza gidebilecek tarzda bir benzetme yaratmış olmaları, sahne açısından artı kazandırabilecek bir ayrıntı oluyor. Tabii herkes açısından aynı dönüt hissedilecek denilemez.

3) Steve karakteri filmde, Diana’nın Dünya’yı tanıması için açılan ilk ve en güvenli kapıydı. Tam tersi durumdan bir insanın da Amazonlar’ı tanıması açısından da oldukça müsait bir kanal yaratılmış oldu burada. Tabii ben yine, bu kanalın çift taraflı olarak eşit bir şekilde verilememesinden şikayetçiyim ancak bu durumun görülebilmesi bile benim için oldukça yeterli heyecanı yaşattı. Başrolün Diana olması açısından bu kanal daha çok tek taraflı değerlendiriliyor olsa da bu kısmın hakkının verilmesi de gerekiyor biraz.

4) No Man’s Land sahnesi hepimiz açısından oldukça muhteşem bir sahneydi, müzik seçimi konusunda beni çok fazla tatmin etmiyor olsa da güzel işlenmiş olarak önümüze sunuldu. Filmin feminist mesajının burada harika bir kelime oyunu ile verilmiş olması da oldukça güzel bir detaydı. “No man can cross it.” diyor Steve. Ve bir kadın olarak Diana’nın bu kısımda söyleyecek bir sözü vardı. Bunun dışında “man” kelimesinin insanlar için de kullanılması açısından Diana’nın bir yarı tanrı olması noktasına ayrıca parmak basıyor olması da güzel bir durum.

5) Steve Trevor ile Steve Rogers arasındaki benzerlikler dikkatinizi çekmiştir. Uçak sahnesi malumunuz… Çoğumuz için bu kötü bir nokta olarak görülebilir ancak verilmek istenen şeyin benzerliği söz konusu olduğunda bu sahne benzerliği tolere edilebilecek bir şekilde akıp gitmekte benim için. Evet, esasında farklı kanallara hizmet eden iki ayrı olay olarak görülebilir ancak sabit nokta, insanlığın buna değeceği noktasında birleşiyor, ki Ares’in insanlık hakkındaki savı söz konusu olduğunda bize bu tür hareketleri yaptıran şeyin sevgi oluşu Diana’nın insanlık için konuşurken bahsettiği “fazlası da var” sözü için oldukça destekleyici bir konumda. Burada Ares ve Diana arasındaki bu tartışmanın yine Steve Rogers ve Red Skull arasındaki tartışmayla benzerliği de dikkat çekecektir.

Yorumlar