Kim Bu Gipi?
Nedir bu Oğulların Diyarı
Oğulların Diyarı karanlık bir hikaye belirsiz bir gelecekte geçiyor ve dünyanın sonu nasıl geldiği bilinmiyor,bilinen tek bir şey var hayatta kalmak.
Hikayemiz bu dünyada hayatta kalmaya çalışan bir baba ve iki oğlu üzerinden işleniyor. Baba oğullarını hayatta kalmaları için sert,acımasız ve merhametsiz olarak eğitiyor.Yaşanan birkaç olaydan sonra baba hayatını kaybediyor. Hayatta iken sürekli yazdığı ve çocukların dokunmalarına izin vermediği defteri alan çocuklar babalarının ölümünden sonra defteri okumak ve içinde ne olduğunu öğrenmek için yola çıkmasıyla birlikte yaşanan olayları konu alıyor.
Nerede o eski hayatlar?
Karakter Etkileşimi

Hikayede aile içerisindeki ilişkinin ne kadar sert ve otoriter olduğunu görüyoruz. Baba, oğullarının hayatta kalabilmesi için keskin çizgilere sahip bir düzen kuruyor, yasaklar getiriyor, kesin emirler veriyor ancak içten içe onları seviyor ama içinde bulundukları dünyadaki yaşama ayak uydurabilmeleri için bunu göstermiyor. Oğullar ise büyüklerin deyimi ile “Gençtir kanı kaynar” durumundalar. Babalarının bu otoriter düzenine içten içe isyan ediyor ve kendilerini kanıtlamaya çalışıyorlar. Babanın engellerine rağmen dünyayı tanıma istekleri hikayenin sürükleyici gerilimi oluyor. İki kardeş arasında büyük olanı, bazen babanın sözünü dinliyor ve sınırlara uyuyorken, küçük olan babasına hem hayranlık duyuyor hem de babasının koyduğu sınırları yıkmayı arzuluyor; sürekli babasını sorguluyor, şüphe ediyor. Babasının ona öğrettiği ve sürekli takındığı sert maço tavırlarının altında aslında sevilmek isteyen bir çocuk yatıyor. Bu da olayların gelişiminin ana nedeni oluyor. Yazar bu takıntılı düşünceyi çok başarılı şekilde resmetmiş.

Sayfa Tasarımı ve Hikaye

Gipi karakterleri dış dünya ile savaşırken masumiyetlerini kaybetmemeleri için zor seçimler sunar, karakterler sürüklenip dururlar. Hayal edilen dünya ile gerçek dünyanın farklı olduğunu sert yolla anlatmayı seviyor ve bu dünyada yetişen çocuklar, içinde bulundukları koşullara uyarak büyümek zorundalar. Ona göre dünya büyüklerimizin bize anlattığı dünya değil.
Röportajlarında hikayenin çizimlerinin doğaçlama geliştiğini söylüyor. Kendisi hikayeyi yavaşlatmayı tercih ediyor ve bunu çizgilerle yapıyor bir bakıyorsunuz çizgilerin tonu artmaya başlıyor, karakterlerin duygu hallerinde de bunu görüyorsunuz; yumuşak devam eden çizgiler bir anda keskinleşiyor. Hikaye ile ilgisiz olan karakterlerin ruh halini etkileyen sahneler daha da ağırlaşıyor bir anda; kargalar, köpekler, yağmur ve rüzgar katılıyor sahneye.
Oğulların Diyarı’nda babanın defterini okumak için çıkılan bir yolculuğa tanık oluyoruz. Bu yolculuğun başında defterin sayfalarını gördüğümüz bir kare var. Gipi burada bizim anlayacağımız şekilde defteri yazmamış, anlamsız bir dizi çizgiler var. Oğullar gibi biz defterde ne yazdığını okuyamıyoruz. Bu şekilde arka arkaya birkaç sayfa var. Bu, Gipi’nin karakterle bağ kurabilmemiz için bıraktığı ekmek kırıntılarından birisi. Şunu belirtmek isterim ki artık insanlar çok sık okumuyor. İnteraktif içerikler insanların daha çok dikkatini çekiyor hani o çok sık duyduğumuz “kitabını ne okuyorsun filmi var ya” kalıbını hatırlarsınız. Bu tip cesur ve zekice hareketler kitaba daha çok bağlanmanızı sağlıyor ve Oğulların Diyarı, yavaşlığın, farklılık gösteren “anlatı keşiflerinin”, her şeyi açık etmeyen dolaylı anlatımın, zeka dolu muğlaklığın taze bir alternatifi.
Beyaz ve siyahın en başarılı şekilde kullanımına tanık oluyoruz, hikayede hava değişimleri, gece-gündüz sahneleri ve olay akışında ki karakter değişimlerini sade ve düz çizgilerle renkli bir hikayeden daha yoğun şekilde aktarabiliyor.