Zaman birden geçti sanki! Nasıl geçtiğini bilmiyoruz ancak ekran tarihinin belki de en garip ve saykodelik çizgi roman işi olan Legion, ikinci sezonu ile karşımızda ve bizler de ilk bölümün incelemesi ile burada, karşınızdayız. Başlamadan önce ilk sezonun son bölümüne dair incelememizi buraya bırakıyorum ki, hatırlamak istediğiniz ana noktaları size kazandırsın. Ve hemen öncesinde bu zamana gelene kadar Legion ile ilgili çok da ortalıkta olmayan varlığı ile ilgili birkaç kelime etmek istiyorum. Evet hepimiz ilk sezonu büyük bir keyifle izledik ve sinematografik açıdan olsun, oyunculuklar açısından olsun, efektler açısından olsun beğenip, büyük bir hızla tükettik. Ama kendisinin yayında olduğu ve olmadığı zamanlarda eleştirmenler açısından çok da beklenen ilgiyi göremedi. Belki de dizinin tüm bu garip ve gerçek dışı karmaşıklığı, üzerine uzun uzun konuşulmayacak kadar boğucudur. İlk sezon incelemelerimize baktığımda ben de bunu hissetmediğimi söyleyemem açıkçası. Ve dizinin bu karmaşık yapısı daha ne kadar bu şekilde yaratıcı kalabilir bilemiyorum. Ancak bunların hepsini sezonun finalinde elimizdekilere bakarak konuşmak daha doğru olur. O yüzden direkt ilk bölümü konuşmaya geçelim biz. Dikkat edin, spoiler dolu bir yazı olacak.
Elbette görsel açıdan oldukça uyarıcı ve doyurucu geçen ilk sezona yine aynı doyuruculuk, ses efektleri ve görüntülerle devam ediyoruz. Geçen sezonun finalinde bir küre içinde bizlerden uzaklaşan David’i, bir yıl sonrasında ekibimizle tekrar birleşmiş bir şekilde buluyoruz ancak ekibimiz artık daha geniş ve hükümetsel. Summerland, güçlerini Division 3 ile birleştirmiş durumda ve Clark ile birlikte yeni karakterlerimizden Amiral Fukuyama ile birlikte bir “mızrak” görevi görmektedirler. Shadow King ise Oliver’ın bedeninde, kendi asıl bedenini arama peşinde bir yolculuk üstündedir ancak sezon boyunca odaklanacağımız konu sadece bu değil. Catalyst isimli yeni bir karaktere daha merhaba diyoruz bu sezon. Kendisi, arkasında dişlerini takırdatmaktan başka bir şey yapmayan bir grup insan bırakan güçlü bir mutant diye tahmin ediyoruz ve Farouk nerede görülürse orada bu grup insanlardan olmasına bakılırsa, Shadow King ve Oliver’ı takip eden bir başka tehdit olarak karşımıza çıkıyor.
Dizinin ilerleyen zamanlarında problem olarak görebileceğimiz birkaç noktadan bahsetmek istiyorum. David ile ilgili gariplikler artık daha alışılageldik durmuyor mu? Syd ile seks sahnelerindeki sinematografi geçen sezondan tanıdıktı. Dans sahnesi ise başlı başına harika olmakla birlikte, geçen sezonun Bolero şovu ile benzer bir açı yakalamaktaydı benim açımdan. Bu açıdan bakıldığında Noah Hawley’nin, ileride yeni gariplik içeren üretimler ortaya çıkarmasını dört gözle bekliyorum. İlk paragrafta da söylediğim gibi, hepsi sezon finalinde cevaplarını bulacak olan bir takım sorular grubu yatıyor burada.
Şimdi biraz daha yan karakterlere odaklanmamız daha iyi olacak. Syd, belli olduğu üzere, David’in yokluğundan dolayı oldukça üzgün bir durumda ve aynı şekilde David’in tekrar ortadan kaybolması konusunda endişelere sahip. Tamamen mantıklı bir korku. Aynı zamanda kendisi, David’in bu yokluğu hakkında kendisinden bir şeyler sakladığının da farkında. İkilinin ilişki dinamiklerini zorlayacak türden bir sezon geçireceğimiz oldukça belli. Melanie’ye ve Syd ile konuşmalarına baktığımda bunu görmek daha da kolaylaşıyor. Büyük bir boşvermişlik içinde bulduğumuz Melanie’nin bu halinin sebebi de Oliver tabii. Ki labirentler ve yanılgılar hakkındaki konuşmasını biraz kolaycı bulsam da, konuyla alakalı olarak ve Oliver’ın ses tonunun hoşluğu açısından yeterince etkileyici bulduğumu söylemeliyim. David ile döndükten sonraki ilk konuşmasını yapan Wallace’ın şüpheciliğini de başlangıç olarak heyecan verici görüyorum çünkü bu şüphenin çoğalması, Wallace karakteri üzerinden hikayeye ekstra akıcı bir tat katabilir. Olmaması için hiçbir sebep göremediğim bir durum. Ama en güzeli, bilerek sona sakladığım, yanık yüzlü karakterimiz Clark’ın kendisi. Aynı tarafta bulunmalarına rağmen hala David’e açık bir düşmanlık besleyen Clark belki de bölümle ilgili en sevdiğim noktalardan biri oldu. Geçen sezonun sonlarına doğru başlamış olan ve bu sezon ilk bölümden devam eden Clark’ın arka plan hikayesi sayesinde karakteri daha çok tanıyor ve benimsiyoruz. Bunun ileride daha başka başka David ve Clark sohbetlerine bir işaret olması beni oldukça tatmin ediyor şu an için.
Dizinin bize, küre içindeki David bilinmezinin kapılarını oldukça aralığı o sahneden bahsetmek istiyorum son olarak. Gelecekten gelen, eli silahlı bir Syd. Boynundaki kolyeden ve yüzündeki yaşlanma izlerinden, daha o söylemeden biz bunu tahmin etmiştik sanırım. Ancak ilgi çekici nokta bu değil, ilgi çekici asıl nokta Syd’in David’e yapmasını söylediği şey. Farouk’a bedenini bulmasında yardım etmesi. Evet, bu durum David ve Farouk’u bir araya getirecek ve bize harika bir seyir keyfi yaşatacaktır ama buna sebep olacak bir tehdit unsuru olması fikri geliyor aklıma ve birden Oliver ve Farouk’u takip eden Catalsyt faktörü giriyor devreye. Oldukça heyecan verici ve umutlandırıcı. Dizinin yapması gereken de tam olarak bu. Kendi yaratıcılığına aşina olmaktan kaçınırsa, kendi yaratıcılığını taklit etmekten uzak durursa, belki de hepimizin aklında kalacak ve sayfalarca konuşulacak olan en iyi çizgi roman uyarlamalarından biri olarak tarihe geçecektir. Haftaya aynı gün ikinci bölümde yaşanacaklarla beraber karşınızda olacağız. O zamana kadar fikirlerinizi bizimle paylaşmaktan çekinmeyin!