İnceleme: Legion S02E02 – Chapter 10

Kafamız çok da karışmış değil, değil mi? Sezonun bu manada biraz değişebileceği fikri geliyor aklıma şu raddede ancak henüz ikinci bölümü bitirmiş olduğumuzdan ötürü bu konu üzerinde fazla bir derinleştirme yapmayacağım. İkinci bölümümüzü de izledik ve hakkında birkaç kelime etmek için sizi burada bir süre meşgul etmeye hazırız. Her inceleme başında yaptığımız gibi bu incelememizin başında da metin içeriğimizin spoiler dolu olacağını söylememizde yarar var.

İkinci bölümün görevi biraz kendi içinde kurguyu ilerletici ve bu kısımda birinci bölümdeki soruların bir kısmına cevap vererek, bir kısmını da geliştirerek üçüncü bölümüne aktarmakmış gibi görünüyor. İlk cümlelerimde bahsetmek istediğim aslında bu duruma da minik bir göndermeydi. Daha çok kafa karıştırmak yerine dizi kurgusu artık bu karışıklıkları çözecek gelişmeler ile ilerlemekte. Tabii kendi içindeki çözülemezlik duygusunu asla bir kenara bırakmadan bunu yapıyor olması bir önceki incelemede bahsettiğimiz kendi yaratıcılığının tekrarcısı olma olumsuzluğunu da giderecek şekilde ilerliyor. Peki nedir bu ilerlemeler efendim? Bırakalım artık bölümün kabuğuyla oynamayı ve dalalım içeriye.

Geçen bölümde gelecek Syd’in, Farouk’a yardım etme tavsiyesine bu bölümde uymaya karar veren David’i bu konudaki ilk adımını atarken görüyoruz. Kahramanlarımızı Division 3 karargahından uzaklaştırarak Farouk’un içeri sızması için bir boşluk yaratıyor. Ve bu boşluk sonucunda birkaç Division 3 askeri toza ve çeşitli hayvanlara dönüştürülüyor. David’in daha önce yaptığı “kimse zarar görmesin” anlaşması pek de dinlenecek gibi değil. Burada bahsetmek istediğim; Gölge Kral karakterinin çizgi roman görünüşü aslında bu güçleri pek barındırmıyor. Yani daha çok telepatik güçlerle öne çıkan karakterimizin bu güçleri dizide biraz daha geliştirilmiş şekilde karşımıza çıkıyor. Gölge Kral’ın güçlerinin bu kadar sınırlı bırakılmamasının sebebi ileride karşılaşacakları diğer düşmanımızla alakalı olabilir. Ki bu güçler sandığımızdan daha geniş demek çok yanlış bir durum tahmini olmaz sanırım. Cary ve Kerry meselesi de bunun oldukça garip bir kanıtı olacaktır. Tabii bu baskının asıl bakmamız gereken noktası yapılma sebebi. Bunu da David ve Amiral Fukuyama arasındaki iletişim arasında açıklığa kavuşturuyoruz. Farouk, Migo Order’ın yaşayan son üyesinin peşinde. Migo Order dediğimiz oluşum, Gölge Kralı yenmeyi başaran bir tarikat ve bu zaferi, Gölge Kral’ın bedeni ve zihnini ayırarak sağlamışlar. Bedenini saklayanlar da yine bu tarikat. Yine çizgi romanlarda görmediğimiz bir durumla karşı karşıyayız burada da. Her ne kadar Amiral Fukuyama, tarikatın keşişlerinin “Miser Sunday” isimli biri tarafından yok edildiğini söylese de bölüm sonunda Farouk’un boş bir arama peşinde olmadığını görüyoruz. Aslında bu keşişimizi ilk görüşümüz de değil. İlk bölümde gerçekleşen dans sahnesinde de kendisini görme şansına erişmiştik. Sanırım keşiş sadece Gölge Kral ile değil, aynı zamanda da David ile de alakalı gibi gözüküyor. Gelecek bölümlerde bununla ilgili daha çok konuşacağız.

Tüm bu olayların ışığında tecrübeli Amiral Fukuyama ve zaten David konusunda şüpheci olan Clark’ın gözleri kahramanımız üzerinde daha çok durmaya başlıyor. Ancak henüz ikisi de bir sonuca ulaşabilmiş değil. Bu konu David açısından Farouk ile yaptığı anlaşmayı düşündürmeye ve gelecek Syd konusunda daha çok bilgi edinmeye itiyor. Psişik güçlerini tehlikeli bir derecede arttıran David, bu yolla gelecek Syd’imizle konuşmak için kendine bir şans yaratabiliyor ve artık konuşabilen, hem de bunu robotik bir sesle yapan, Syd ile neden tam olarak Farouk’a ihtiyacı olacağını öğreniyor. Aslında tam olarak neden olduğunu değil. Syd’in anlattığın göre gelecekte bir salgın tüm insanlığı etkisi altına alarak gezegendeki neredeyse tüm yaşamı silecekmiş. Ve bunu durdurmak için David’in Farouk’a ihtiyacı var. Syd’in zaman çizgisinde ise David, Farouk’u öldürdüğü için bu mümkün olmamış.

Bu durumun açıklığının kavuşmasına henüz çok varmış gibi hissediyorum ancak beklediğimiz şekilde bir açıklık elde edeceğimiz konusunda şüpheliyim. Bunun sebebi de Jon Hamm’in yine bu bölümde yaptığı gerçeklik yanılgısı üzerine konuşması oluyor. Konuşma sırasında Oliver, genç bir arkadaşımıza kırmızının yeşil ve yeşilin kırmızı olduğunu öğretiyor ve bu bilgiye sahip arkadaşımız trafiğe çıktığında ölümle karşılaşıyor. Yanlış yönlendirilmiş bu genç arkadaşımız, izleyiciler olarak bizi temsil ediyor olabilir mi diye düşünüyorum bu sahneden sonra sıkça. Gelecekteki Syd’e gerçekten güvenmeli miyiz? Günümüz Syd’ine durumu açıkladığında onun da sorguladığı şeyin bu olması, cidden düşünülmesi gereken bir şey yapıyor sorumuzu. Cevaplarımızı ise ilerleyen bölümlerde görmeye çalışacağız. Haftaya aynı günde birlikte olmak üzere, yorumlarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın.

Yorumlar