Hakan: Muhafız 1. Sezon İnceleme

Hakan: Muhafız, Netflix’in ilk yerli dizisi ve sosyal medyada insanların diziyi eleştirenlere cevabı olarak hep ”ilk kez böyle bir dizi çıkardık, köstek olacağınıza destek olun.” dediğini görüyorum. Nedense, koca Netflix’in büyük paralarla çektiği bir dizi, küçük bir çocuğun yürümeyi öğrenirken düşmesiyle veya çarpım tablosunu öğrenirken hata yapmasıyla eşdeğer görülüyor. Eleştirmeyin dediğiniz yapımda yıllarca eğitim almış, yıllarca bu sektörde çalışmış insanlar ve oyuncular var. Yaptığı işten para kazanan birinin, ortaya kötü bir şey çıkarınca niye eleştirilmemesi gerekiyor anlamış değilim.

O yüzden eğer siz eleştirmeyin diye duyar kasan kişilerdenseniz, tavsiyem yazıyı kapatmanız çünkü ben eleştirimi ilk yerli dizi diye değil, herhangi bir yabancı dizi veya film gibi, kalitesine bakarak yapacağım.

Olaya böyle bakınca: Hakan: Muhafız maalesef Türkiye pazarına giriş yapan Netflix için büyük bir başarı değil. İspanya’nın La Casa de Papel’i veya Almanya’nın Dark’ına kesinlikle yaklaşamıyor. Dizinin yaptığı çok iyi şeyler de var, ama önce yapamadığı şeylere bakarak temelimizi atalım. İlk sezonun en büyük problemi eminim siz de katılırsınız: senaryonun ingilizce yazılıp türkçeye çevrilmiş gibi olması. Sanki türkçe diziyi türkçe dublaj izliyormuşuz gibi. Bu durum hem sahnelerin ciddiyetini azaltıyor, replikler çok kasıntı duruyor, hem de ister istemez oyuncuların performanslarını aşağı çekiyor. Özellikle kahramanımız Hakan’ın karakterizasyonu içler acısı. Sezonun en zayıf karakterlerinden biri. Hakan koca sezonda hiçbir karakter gelişimi gösteremedi: ilk bölümde A noktasındaydı diyelim, sezon finalinde de A noktasındaydı. Kafasının dikine giden, bırakın beş adım sonrasını, bir adım sonrasını bile düşünemeyen, empati yapamayan, duygularının kendisini kontrol etmesine izin veren ve çoğu zaman mantığını kullanamayan odun kafalının teki. Çağatay Ulusoy’un Medcezir’deki karakteri de böyleydi. İkisi aynı karakter deseler hiç sırıtmaz. Ya bi kere karakterin bütün motivasyonu Leyla karakterini tavlamak üzerine. Abi sen daha birkaç gün önce süper güçler kazandın, bütün geçmişinin yalan olduğunu öğrendin, babanın ve atalarının Osmanlı döneminden beri süper kahraman olduğunu öğrendin. Yani bi otur düşün. Bunlara rağmen Leyla’yı kurtarmayı İstanbul’u kurtarmaya tercih edemezsin. Bu kadar muhakeme yeteneği zayıf, güçsüz, yıkık bir karakter nasıl yazabildiler gerçekten anlamak güç.

Dizinin kahramanı dizinin en zayıf halkalarından biriyken dizinin iyi olması mümkün değil maalesef. Mesela çok eleştirilen Venom’da bile Eddie Brock karakteri acayip güçlüydü, bunun sayesinde filmi taşıyabilmişti. İşin enteresan tarafı Hakan karakteri ne kadar zayıfsa, Faysal o kadar güçlüydü. En sevdiğim karakterlerden biri oldu. Özellikle Okan Yalabık çok başka seviyede oynamış. Ama şu Ölümsüz meselesi yüzünden ters köşe yapma fırsatını kaçırdılar. Fragmanlarda seyirciye Ölümsüz’ün Mahzar olduğu gösterilip dizide Paysal çıkartılınca seyirci şaşırtılmaya çalışılmış ama Mahzar’ın Ölümsüz olmasına o kadar odaklanılmış ki, ister istemez Faysal olduğunu daha dizinin başından belli ettiler. Zaten Faysal’dan şüphe eden olduysa ilk bölümlerde karakterin Ölümsüz olduğunu belli eden ipuçları da mevcut. Ortada baya başarısız bir algı yönlendirmesi var. Bunun aynısı Wonder Woman’da Ares’le yapılmıştı. Alman generale çok fazla odaklandılar, ama seyirci öyle olmadığını anladı. Ama Wonder Woman’ın başarısı Ares’in kim olduğunun gerçekten sürpriz olmasıydı. Muhafız’da zaten iki tane şüpheli karakter var. Mahzar olmadığı anlaşılınca kim olduğu belli oldu.

Ayrıca büyük sorunlardan bir diğeri de Muhafız meselesi yeterince ilgi çekici değil. Bunun sebebi de üzerine çok düşmemeleri. Aksine Ölümsüz konusunda daha çok şey izlettiler. Ama yine de ikisinde de eksiklikler var. Mesela yedi Ölümsüz nasıl ölümsüz oldu? Neden İstanbul’u yok etmeye çalışıyorlar? Neden sadece İstanbul? Muhafız’ın erkek çocuğu olmazsa ne olacak? Kadın Muhafız olamıyor mu? Bunların cevabı verilmedi. Netflix’in geçen yıl çıkardığı Bright filminde de cevaplanmayan çok soru vardı. Hakan: Muhafız’da daha çok var. Hadi geçmişi boşverelim, orijin hikayelerine takılmayalım. Kahramanın motivasyonu üzerine konuşmak isterdim ama Hakan’ın motivasyonu kız tavlamak üzerine olduğu için konuşacak çok şey yok. Asıl konuşulması gereken konu Paysal’ın motivasyonu. Ölü eşini geri getirmek. Dizi bize inatla Ölümsüzler İstanbul’u yok edecek diye diretti ama İstanbul, Paysal’ın çok da sikinde değil gibi. Adamın tek derdi Rüya’yı geri getirmek ve çok samimi söylüyorum acayip haklı ve desteklenesi. Ben şahsen Hakan’ı değil, Paysal’ı tuttum. Çünkü hem kesinlikle daha izlenesi ve ilgi çekici olan karakter, hem de adam o kadar da kötü biri değil lan. Paysal’ın İstanbul’la bir derdinin olmaması aslında Ölümsüz olarak ciddi bir kusurken, çok insani bir sebeple bunu yapmaması karakteri acayip sevdiriyor.

Bunun dışında dizi klişelerle dolu. Daha ilk bölümden mentor karakterin öleceğini, ilk bölümden kahramana karşı duygusal hislerinin olmadığını ve olmayacağını iddia eden yan karakterin birkaç bölüm sonra kıskançlık krizlerine gireceğini ve başkötünün aslında Mahzar olmadığını tahmin etmek hiç de zor değil. Ayrıca sezonun tamamında popüler kültürden ilham alınmış gibi duran çok şey var. Mesela orijin hikayenin Iron Fist’e, güçlerin Luke Cage’e benzemesi gibi, Hakan’ın ailesini Ölümsüz’ün öldürmesi ve Hakan’ın bunu yıllar sonra öğrenmesinin Harry Potter’a benzemesi gibi. Mentor karakterin ölmesinin Star Wars’a benzemesi gibi. 

İşin bir de aksiyon tarafı var ki gerçekten kötü durumda. Sadece yumruk sahnesinden bahsetmiyorum, genel olarak yakın dövüşlü bütün aksiyon sahneleri çok kalitesiz. Ağır çekim gibiler. Ama benim için aksiyon sahneleri ve efektler dizilerde belirleyici değil. Filmler öyle çünkü bütçeler çok daha fazla ama dizilerde aksiyon göz ardı edilebilir.

Diziye karşı nerede durduğumu aşağı yukarı belli ettim galiba. Hakan karakteri dizi için çok büyük problem, Paysal dizi için büyük güç, Muhafız ve Ölümsüzler konusunda büyük soru işaretleri var, klişelerle dolu, senaryo baya zayıf ve aksiyonu kötü.

Bunlar dışında sürpriz şekilde hikaye gerçekten sürükleyici. Özellikle altıncı bölümden sonra dizi kötüden iyiye doğru ivme kazanıyor. İstanbul’un dizideki kullanımı beklediğimden çok daha iyiydi. En azından bütün İstanbul’u Kapalıçarşı ya da Ayasofya üzerinden anlatmadılar. Diziyi izleyen yabancı biri için her bölüm İstanbul’un farklı yerlerini görebileceği sahneler var.

Hakan: Muhafız’ın ikinci sezonunun çekimleri çoktan tamamlandı. İlk sezonla ikinciyi arka arkaya çekmişlerdi. Bunun en büyük dezavantajı ilk sezon için seyirciden gelen geri dönüşlere cevap veremeyecek olmaları sanırım. İkinci sezonda düzelmesi gereken çok şey var. Dizinin iyi yönleri oldukça az, ama Netflix, Türk dizileriyle başarılı olmak istiyorsa bence senaryo konusunda daha seçici davranmalı. Birkaç popüler oyuncuyu bulup süper kahraman dizisi yapmakla hemen başarılı olunmuyor. Senaryo ve hikaye kötüyse hiçbir dizi veya filmi oyuncusu ya da efektleri kurtaramaz. Zaten Hakan: Muhafız’ın hikayesi de, oyunculukları da, ve efektleri de baya kötü. İyi ve heyecanlı bitti ilk sezon, bakalım ikinci sezonda durumu toparlayabilecekler mi.

Yorumlar