11 yıllık Marvel Sinematik Evreninde herhalde Captain Marvel kadar tartışılan bir bir allahın kulu daha olmamıştır. Hele ki karakteri daha sadece iki filmde izlemişken. Benim denk geldiğim kadarıyla sevmeyenler ya spesifik olarak Brie Larson’ı beğenmiyor, ya da Captain Marvel’ı sevmiyorlar.
Brie Larson’ı beğenmeyenlere bir şey diyemem, söylenmesi gereken her şeyi kadının evindeki Oscar heykelciği söylüyor. ”Her Oscar kazanan oyuncu, karakterler için en iyi seçim mi oluyor?” diye soruyorsanız da, cevabım ”Bugüne kadar Marvel’ın bütün süper kahramanlarını kimin oynayacağını seçen Sarah Finn’e güvenmeliyiz” olur. Brie Larson’ı savunamam, ama Captain Marvel hakkında iki çift laf edebilirim. Öncelikle bütün bu Captain Marvel düşmanlığının daha solo filmi bile çıkmadan başlamasının sebebi biraz da Kevin Feige’nin milleti kışkırtmasıyla alakalı. Çünkü solo film çıkmadan önce Kevin Feige bir röportajında ”Captain Marvel MCU’nun en güçlü karakteri” gibi bir açıklamada bulunmuştu. Bunu belki insanları filme çekmek için yaptı, belki de niyeti gerçekten buydu bilemem. Ama bu açıklamanın geri teptiği konusunda anlaşabiliriz.
Çizgi Kafe’nin Twitter hesabından bu açıklamayı paylaştığımda gelen tepkiler genellikle ”Dağdan gelip bağdakini kovuyor.”, ”Thor varken sen kimsin?”, ”Bu kadar basit mi yani?” tarzı olmuştu. E haklılık payı var biraz da. Thanos bizim 10 yıldır izlediğimiz karakterleri yenmişti, şimdi Captain Marvel gelince biraz ablalarını çağırmışlar gibi oldu. Thanos’u yenenin orijinal altılı olmasını isterdik, ki zaten öyle de oldu ama daha o zaman bu bilinmiyordu. Aynı zamanda Avengers Tony Stark ve Steve Rogers merkezli bir takım olduğu için de, daha Thor bile o sahne ışıklarının tam sahibi değilken bir anda böyle ”Captain Marvel en güçlü Avenger, MCU’nun geleceğinin merkezinde o olacak.” gibi bir açıklama yapmak pek hoş karşılanmıyor. Aynen dağdan gelip bağdakini kovma hesabı. Bunda biraz Kevin Feige’nin suçu var.
Buna Marvel’ın yaptığı kötü bir reklamdı der geçeriz çok ciddi bir sorun değil, asıl sorun bence Captain Marvel’ı izlediğimiz ilk filmde var. Bütün bu Captain Marvel karşıtlığını daha da körükleyen bir sorun. Filmde şöyle bir problem var ki; Captain Marvel fazla güçlü. Gerçekten bütün problem bu. Thor gibi çok güçlü değil, fazla güçlü. Karşısında durabilecek bir rakibi yok. Uzay gemilerinin bir ucundan girip diğer ucundan çıkan bir kadından bahsediyoruz. İlk filmin hikayesinde bunu engelleyebilecek tek bir karakter yok.
Her süper kahraman hikayesinin bir ortak yönü vardır. Merkezdeki karakterler hikayelerde genellikle underdog olan taraftır. Rakibi karşısında favori değildir yani. Belki filmlerin başında favorilerdir, ama filmlerde yaşanan bir takım olaylar sonucu baş kötüyle büyük kavgayı vermeden önce mutlaka underdog durumuna düşerler. Mesela Iron Man 3’te Tony Stark’ın prototip zırhını kullanmak zorunda kalması, zırhın şarjının bitmesi ve Mandarin’in evine zırh olmadan girmesi gibi. The Dark Knight’ta Joker’in film boyunca Batman’in her zaman bir adım önünde olması ve sonlara doğru Harvey ve Rachel arasında bir seçim yaptırarak Batman’i tamamen çaresiz bir konuma düşürmesi gibi. Hatta filmin ortalarında Batman kimliğini açıklamazsa masumlar ölmeye devam edecek diyerek hatırlarsanız Bruce Wayne’i buna mecbur bırakmıştı. Harvey Dent olmasa kimliğini açıklayacaktı da. Sadece süper kahraman hikayelerinde de değil, birçok türden filmde baş kahramanımız underdog konumuna düşer. Çünkü underdog izlemek daha samimidir, daha bizdendir. Türkiye’nin Euro 2008 macerası muhteşem bir underdog hikayesi örneğidir mesela. İktidar parti yerine ana muhalefetin seçimi kazanması, daha kötü durumdaki boksörün rakibini nakavt etmesi, düşük bütçeli bir takımın ligin en büyüğüne kafa tutması… Liste böyle uzar gider. Underdog izlemek her zaman daha keyiflidir. Çünkü zafer hiç beklenmeyen muhteşem bir başarı olur, mağlubiyet ise beklenen bir başarısızlık.
Captain Marvel’ın sorunu da burada. Underdog değil. Fazla güçlü olduğu için karşısında kimse duramıyor. İş böyle olunca da biz Carol’ı zor durumlarda izleyemediğimiz için zırhsız savaşan Tony Stark veya tek başına Hydra kampını basan Steve Rogers nasıl seyircinin sevgisini ve saygısını kazandıysa, Carol Danvers aynı seviyeye yükselemiyor. O yüzden Captain Marvel’ı sevmeyen veya eleştiren birine denk geldiğimde çok tartışmıyorum, çünkü Marvel tarafından karakteri sevmek için bir sebep verilmedi. Kimse öyle evrenin 11. yılında gelip ”Bakın bu Captain Marvel, evrenin en güçlüsü. Bunu da sevin.” diyemez. Önündeki herkese vurup geçen tamamen yüzeysel bir süper kahraman diye bir şey olamaz. Olunca da böyle tepkiler geliyor işte.
Captain Marvel 2’de mutlaka yapılması gereken bir şey var. Karakteri insanlaştırmak. Aynı Iron Man 3’ün Tony Stark’a yaptığı gibi. İlk Avengers filminde sırtında nükleer bombayla solucan deliğinden geçmesi Tony Stark’a travma sonrası stres bozukluğu olarak geri dönmüştü. Iron Man 3’e kadar müthiş zeki, havalı olan adam, Iron Man 3’te seyircinin karşısında erimişti adeta. O filmde Tony Stark’ın da tüm o zırhların ardında senin benim gibi savunmasız bir insan olduğunu öğrenmiştik.
Captain Marvel’a da bu lazım. Seyircinin karakteri kötü gününde izleyip, mücadelesini görüp, favori olmadığı bir kavgada onu desteklemesi lazım. Tony Stark, Steve Rogers, Natasha Romanoff gibi çok sevilen ve saygı duyulan karakterlerden sonra Carol Danvers’ı anca böyle seyircinin de desteğini alarak MCU’nun merkezine getirebilirsiniz. Önce hak etmesi gerekiyor.