Bu sefer bir dizi veya film incelemesi ile değil; İthaki Yayınları’nın bizlerle buluşturduğu Loki’nin Müjdesi isimli kitap ile karşınızdayım. Ama karaktere çok yabancı değilim. Yıllardır Tom Hiddleston’ın harika performansıyla izlediğimiz Fesatlık Tanrısı Loki var önümüzde, ama filmlerden çok çok farklı bir versiyonu var. Eğer Loki’yi Marvel filmlerinden tanıyorsanız bu kitabın size çok farklı gelecek bir özelliği var: Olayları ilk kez Loki’nin ağzından dinliyoruz. Tanrıların Tanrısı Odin’den veya Şimşek Tanrısı Thor’dan değil. Asgard’ın başa bela, asi çocuğu Loki’den.
Loki’nin Müjdesi aynı ilk iki The Witcher kitabı gibi, Loki’nin bakış açısından kısa hikayeler serisinden oluşuyor. Öncelikle bu kitabı okumak için İskandinav mitolojisine hakim olmak zorunda değilsiniz, yazar Joanne Harris hem bilmeyenleri ortada bırakmıyor, hem de bilenleri bildikleri bilgilerle darboğaz etmiyor. Ben İskandinav mitolojisi konusunda tam ikisinin arasında bir noktadayım, kitap size sadece gerekli bilgileri veriyor, fazlasını değil. Böylece anlatılan olayları takip edebildiğiniz için de Loki’nin kurnaz, kendini haklı çıkaran -bazen inandırıcı olmayacak derecede haklı çıkaran- anlatımıyla okumak çok keyifli bir hale bürünüyor. Ayrıca benim en sevdiğim noktalardan biri Loki’nin anlatımının oldukça modern gelmesi oldu. Çünkü bugüne kadar okuduğum bütün mitoloji hikayelerinde anlatım çok duygusuz ve binlerce yıl önce yazılmış gibiydi. Bu kitapta ise Loki sanki kahvesini almış da oturmuş masanın başına ve aklına geleni yazmış gibi.
Loki’yi çoğumuz Asgard’ın dışlanan, yanlış anlaşılmış bir günah keçisi olarak biliyoruz. Gerçekten kötü olup olmadığı konusunda tartışırız, ama bu kitapta kendi hikayesinin kahramanı olduğu kesin. Sonuçta hikayeleri bizzat Loki anlatıyor. Odin’e, Thor’a, bütün Tanrılara istediği gibi bok atabilir, zaten atıyor da. Loki’nin bütün kitap boyunca okuyana anlatmak istediği şey ”Yaşananların tek suçlusu ben değilim.” gibi geldi bana. Hani böyle artık sürekli suçlanmaktan bıkmış da, olayları bir de kendi anlatmak istemiş gibi.
Loki yaşananları kendi bakış açısından anlatırken, yazar da Loki’nin yaptığı şeyleri neden yaptığını, motivasyonunu falan değinmeden geçmiyor. Çünkü Loki’nin motivasyonunu ve sebeplerini bilmek için, önce Loki’yi anlatan bir hikaye olmalı. Peki kitabı okuduktan sonra Loki’nin yaptığı şeylerin sebebini anlıyor muyuz? Kısmen. Olaylar ”Yaptım çünkü bu benim doğamda var.” noktasına geliyor, burası biraz hayalkırıklığı. Loki kitapta hem kimsenin kendisine güvenmemesinden şikayetçi, hem de kitabın başından itibaren defalarca tekrarlıyor kendisine güvenilmemesi gerektiğini. Loki’ye ait derinlemesine bir karakterizasyon yok maalesef, yaptığı korkunç şeyleri neden yaptığına değiniliyor ama tam olarak irdelenmiyor. Karakteri anlamak ve empati kurmak için pek bir çaba yok ortada.
Okurken büyük keyif aldım ben ama yazarın Loki’yi biraz daha keşfetmesini isterdim, zaman zaman Loki’ye değil de olaylara odaklanmış gibi geldi. Yine de bu kitap sayesinde Loki benim gözümde çok daha derli toplu, çok daha anlaşılabilir bir karakter haline geldi. İskandinav mitolojisi hakkında kitabın okuyana çok şey kattığı kesin. Okuduktan sonra Marvel’ın Loki dizisini farklı bir bakış açısıyla izleyeceğiniz de kesin. Loki’nin anlattıklarının kesin olarak doğru olup olmadığını bilemeyiz ama, diğerlerinden çok daha eğlenceli olduğu kesin.
Puan: 7/10
Kitabı almak için: https://www.ilknokta.com/joanne-m-harris/lokinin-mujdesi.htm