Dizi kalitesi anlamında rakibi olmayan HBO’nun bizleri kendisine hayran bırakan bir başka projesi olan Barry, zorlu askerlik macerasının bitmesi ile kendisine kucak açan Fuches’ın akıl hocalığı ile kiralık katil olmaya karar veren, ardından kendisini bir görev sonucu Los Angeles’ta tiyatro oyunculuğu yaparken bulan Barry’nin, bu tiyatro topluluğuna yanlışlıkla katılımı sonrası gelişen olayların anlatıldığı bir kara-komedi dizisidir. Başrol Bill Hader aynı zamanda birkaç bölümün yönetmenliğini de yapmıştır.
Aslında komedyenlerin hem yazıp hem oynadığı dizilere aşinayız lakin Bill Hader’in farklı bir tarzı mevcut. Genelde komedyenlerin arkasına sığınmış olduğu her bölümü farklı sit-com tarzından kaçıp, bir komedyene göre iddialı bir konu seçen Hader’ın bu dizideki tarzının komedyen Jerry Seinfeld’ın yapmış olduğu Seinfeld sit-comu değil de komedyen Ricky Gervais’ın yapmış olduğu After Life dizisine daha yakın olduğunu söylesek pek de yanlış olmaz. Bu nedenle diziyi izlerken papatya falına bakan bir birey izlenimini karşı tarafa vermeniz son derece olası. Dizinin her duyguyu yansıtma çabası sonucu bazı duyguları tam aktaramadığı oluyor ama absürd bir komedi olması bu eksikliği kapatıyor. Tam aktaramadığı duyguların olduğu yerler, dizinin yan hikayelerinin olduğu tarafı kapsadığı için biz pek rahatsız olmadık bu durumdan. Bu yerlerin ne olduğunu da aşağı taraftaki spoiler bölümünde bahsettim.
Netflix sonrası dizi sektörü Barry gibi kısa süreli ve az bölüm sezonlu yapımlar ile şaha kalktı. İzleyiciyi izlemeye teşvik eden bu anlayış sonrası iyi kötü birçok diziye bu nedenle birçoğunuz gibi ben de şans verdim. Barry’i, bir bölümü 30 dakikanın altında dizileri baz aldığımızda, bir bölüm içerisindeki bu kısa süreyi en iyi şekilde kullanan diziler listesinde en üst sıralara tartışmasız koyabiliriz. Bölümlerin her bitimi sonrası “tam tadında bitti” cümlesini sıkça kullanacağınızı düşünüyorum. Komedi olarak sınıflandırılsa da komediden ziyade karanlık tarafını daha fazla ön planda tutmayı seven bir yapım. Komedi tarafında sürenin az olmasının mizahı etkilemeyeceğine hepimiz sit-com türüyle beraber şahit olduk ama bu dizi gibi dramın ve şiddetin ön planda olduğu diziler genelde uzun süreli yapımlardır. Türdeş olan diğer yapımların uzun olmasının nedeni de genellikle yan hikayeye gereksiz odaklanılmasından kaynaklı. Dizinin bu 30 dakika kısıtlaması, yan hikayelere gereksizce önem verilmemesine ve sorunu kısa zamanda çözüme kavuşturmasına olanak sağlıyor. İyi ki mini dizi olmuş diyerek bu kararın diziyi daha tadında ve etkileyici kıldığını söylemek isterim.
Çok fazla kan ve savaş sahneleri içeren Barry’nin komedinin subjektifliğinden kaçıp daha realist olan drama ve şiddete yönelmesi Bill Hader’ın bu dizide verdiği en doğru karar. Dumura uğratan ve beklenmedik şiddet sahnelerini de 30 dakika içerisine bu denli kaliteli ve etkileyici yerleştiren başka bir yapım çok nadir. Bölüm süresi Barry’nin iki katı olan, aynı konuları işleyen ama anlatımda ve etkileyicilikte Barry’nin yanına yaklaşamayan binlerce dizi var. The Office dizisini izlerken kendinizi Breaking Bad’deki kartel savaşında bulduğunuzu düşünerek dizideki karanlık ve komedi arasındaki sert geçişi anlamanız mümkün.
Bill Hader’ın Barry karakteriyle 2018 ve geçtiğimiz 2019 yılında “Komedi Dalında En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü ve 2018 yılında Barry’nin tiyatro hocası rolü ile karşımıza çıkan Henry Winkler’ın “Komedi Dalında En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödülünü kazanması ile bu dizinin oyuncu performansları açısından bile izlenilmesi gerektiğini bizlere kanıtlar ile sunuyor.
8 saatinizi gereksiz Netflix dizilerinden ziyade, üçüncü sezonunun gelmesi son derece olası ama Coronavirus nedeniyle de gecikmesini beklediğimiz, ikinci sezonu ilk sezonundan daha güzel bu diziye harcamanızı şiddetle tavsiye ederek spoilerlı bölüme geçiyorum.
İlk sezon Barry’nin, Fuches’un kendisini Goran’ın başında olduğu Çeçen mafyası ile çalıştırmaya iknası sonucu Los Angeles’a taşınması ile başlamıştı. Daha ilk dakikalarda kiralık katil yaşantısından sıkıldığını hissettiren bir karakter izlenimini görmek mümkündü kendisinde. Çeçenlerin verdiği ilk görevde de bu izlenimin eyleme dökülmüş halini gördük. Adamı öldürmek için gittiği tiyatroda kendini kurbanı ile aynı sahnede prova yaparken bulan, prova çıkışında hiçbir şey yokmuş gibi tiyatro kulübü ile bara gidip eğlenen, ilk gördüğü sarışına da aşık olan bir adam vardı daha ilk günden. Bu birliktelik sonrası Çeçenleri karşısına almış ve adamı öldürmekten vazgeçmişti. Bu hareketleri de yetmezmiş gibi tiyatro hocasının yanına gidip tiyatroya katılmak istediğini söylemişti. Kabul edildiği performansın da “yaşadıkları” oluşu ve bunu ilk kez birine anlatması ile olması oldukça doğru bir karardı. Tabii karşı taraf anlamıştı.
Tüm bu yaşanılanları Fuches’a anlatan Barry, akıl hocasının, kendisine profesyonel davranması gerektiğini ve Çeçenleri karşısına almaması gibi sözlerle iknası sonucu arkadaşını öldürmek için gittiği yerde çoktan öldüğünü görmüştü. Görevini yerine getirmediği için adamı öldürmeye mecburen Noho Hank gelmiş ve önce öldürmüştü. Noho Hank’in diğer amacı da Barry’i olay yerine gelir gelmez öldürmekti ki kısa da bir çatışma yaşanmış ve Barry Çeçenlerin adamını öldürmüştü. Arabada bulunan kamera yüzünden de kabak gibi fotoğrafı vardı ve video polisin eline geçmişti.
Tüm bu olaylardan sonra, tiyatro yaşamı ve kiralık katil yaşamı çakışan Barry’nin kimliğini koruması için yaptıklarına odaklanan bir “1. Sezon” izledik genelde. Yaşamış olduğu görev tereddütü ve adamlarını öldürmesi sonrası Çeçenlerin eline düşen Barry’e verilen öldürme görevleri ilk sezonu ayakta tutan başlıca unsurdu. Çeçenler görev verse de izlesek dedik sezon boyunca. Bu nedenle “Berkman” kimliğini görünce daha çok heyecanlanıyoruz çünkü dizinin karanlık tarafı daha başarılı. Komedi tarafını üstlenen kısım ise tiyatro tarafıydı ama maalesef bizi pek de güldüremedi. Hatta tiyatro tarafları Gene’ye rağmen sıkıcıydı ve pek iyi yazılmamış gibiydi. Tiyatro ekibinin diğer üyelerine de pek ısınamadık. Polis ofisi sahneleri de bizi tatmin etmedi. Hatta şu an birinin ismini bile sayamam. Sahnelerine de güldüğümü hatırlamıyorum. Keşke birkaç orijinal izlenesi karakter koysalardı ama her dizi gibi Barry de kusursuz değil.
Kulüpteki en baskın karakter olan Sally de içlerinde en uyuz olduğumuz kişi oldu. Mükemmel ve en iyi olmaya çalışırken hayatın tadını alamayan, bencil, kibirli ve aşırı hırslı oluşu bizi kendisinden soğuttu. Barry ile madem sevgili yapacaktınız birkaç tane güzel özellik yazsaydınız keşke. “Barry buna nasıl baktı?” demekten ilişkilerine odaklanamadık. Bu nedenle dizinin bize batan ve tek eksik yanının Barry’nin Sally ile olan ilişkisi olduğunu söyleyebiliriz. Barry’nin sevdiği kız için değişmek istemesi, onu kıskanması, kıyafet stilini değiştirmesi ve onun ile ilgili gelecek hayalleri kurması bize pek romantik gelmedi, daha doğrusu ciddiye alamadık. Bunun nedeni de sanırım Sally’nin Barry’i hak etmemesinden ve ikisinin yakışmamasından kaynaklı. İlişkileri bize pek geçmedi kısacası. Ama iki sezon boyunca en istikrarlı karakterdi kendisi. Çizgisini hiç bozmadı ve hep gıcık kaldı. Sırf sahnede daha iyi olacağım diye kendisine şiddet uygulayan eski sevgilisinden yardım alan, kendisine saygısı olmayan birine biz niye saygı duyalım ki zaten. Daha olgun bir karakter olabilirdi Sally yerine. Bu nedenle üçüncü sezon temennilerimizden biri daha olgun birinin diziye katılıp Barry’i kendisine aşık etmesi.
Tiyatro sahnelerinin en izlenesi karakteri olan Gene karakteri Sally’nin aksine en az Barry kadar güzel yazılmış bir karakter. Emeklilik döneminde bir grup ergene tiyatro eğitimi veren paragöz izlenimi verse de başlarda, daha sonra Barry’e kazandırdıkları ile gönlümüzde taht kurdu. Dizideki aklı başında olan ender karakterlerden bir diğeri de zaten sevgilisi Janice. İlk sezonda “Çeçenlerin öldürmüş olduğu tiyatro öğrencisi” davasına bakan Janice ile olan ilişkisi Barry- Sally ilişkisinden daha güzeldi. Dizide birbirine yakışan çift gördük en azından. Fuches’tan daha yararı olduğu da yadsınamaz gerçek ama ikinci sezon için Gene adına aynı şeyleri söylemeyeceğim. İlk sezon finalinde Barry’nin Janice’i, kimliğini bulduğu için öldürmesi sonrası girmiş olduğu bunalım çok uzun tutuldu. Gene gibi karakteri daha iyi kullanabilirlerdi.
Fuches’un ikinci sezon finalinde sevgilisinin katilinin kim olduğunu Gene’ye itiraf etmesi kısmı sezonun ilk bölümüne alınıp Barry ile Gene’nin farklı saflarda oluşunu daha erken izlemek güzel olurdu ama bunu üçüncü sezona bırakmışlar anlaşılan. İkinci sezonda Gene karakterinin çok iyi yazılmamasını, yeni sezonda izleyeceğimiz baba-oğul çatışmasını hayal ederek unutmaya çalışıyoruz bu nedenle. Ama pasifliğe nazaran güzel sahneleri yine yok değildi. Oğlunu göstererek geçmişinden bahsedildi lakin bizim geçmişinden beklentimiz pis işlere bulaşan ve silah geçmişi olan Gene. Barry ile yeni sezondaki hesaplaşmasını silahını konuşturarak yapmasını ümit ediyoruz, sözleri ile değil. Barry’nin askerlik konusunu sadece ona anlatması ve tiyatroya girerken otoparkta kullandığı itiraf cümleleri sonrası Gene’nin jest ve mimikleri geçmişte Barry gibi birisi olabileceği izlenimi yarattı bende. Umarım yeni sezonda, geçtiğimiz sezon Barry’nin geçmişine odaklanıldığı gibi Gene’nin geçmişine odaklanılır ve psikopat biri çıkar. Hatta ileride olur da Barry ölürse, ölümünün Gene’nin elinden olmasını istiyoruz.
Fuches, bukalemun ve çıkarcı oluşu ile kendini sevdiren bir karakter oldu. Dizilerdeki kötü karakterin daha çok sevilmesi durumuna zaten alışığız ki bu dizi de şaşırtmadı. Pek bir orijinalliği yok lakin sahneleri dizinin en iyi sahneleriydi genelde. İlk sezonda Çeçenlerin esiri olarak hayatına devam etse de geride bıraktığımız sezonda daha güçlü ve eğlenceli bir karaktere dönüştü. Gene nasıl ikinci sezonda düştüyse Fuches o kadar yükseldi. Guy Richie filmlerinde aşina olduğumuz sinsi ve kendini düşünen karakteristik özelliğini ikinci sezonda daha çok hissettirdi.
Barry’e karşı almış olduğu cephenin yanı sıra Gene’ye katilin kim olduğunu söylemesi sonucu Barry akıl hocasız kalmıştı. Bu durum üçüncü sezonda dizinin Barry-Fuches gerilimi üzerine odaklanmasına neden olabilir çünkü dizinin gidişatını belirleyen isim bu adam. Gelecek sezonda kendisini farklı safhalarda ve ilginç insanlarla bir araya gelişini göreceğiz. Umarım sezon finalinde olduğu gibi Gene ile beraber görürüz. Barry’nin akıl hocaları ile bir münasebete girmesini çok isteriz. Çeçenler ve Bolivyalıları barıştırdığı sahnede olduğu gibi bu adamın diplomatik zekasına güveniyoruz ve dizide ölmeyecek tek karakterin o olduğunun bilincindeyiz. İkinci sezon 5. bölümdeki üstün oyunculuk performansını takdir ederek 3 sezonda kendisi için temennimiz daha doğru kararlar veren ve daha baskın karakter olması ama bunları yaparken komik mizacını da kaybetmemesi.
Fuches’tan daha çok sevdiğimiz biri varsa o da “Noho Hank”. Barry’nin en sempatik karakteri. İlk bölümden itibaren kendisine hayranım. Aslında kendisi de orijinal bir karakter değil ama Carrigan kusursuz oynamış karakteri. Her bölümde kafasını okşama isteğim tavan yapıyor. Mafya içindeki patronun sağ eli oluşu ve her sağ el gibi koltuğa geçme isteği güzel anlatılmıştı. Kendisinin dönüm noktası olan Goran Pazar’ın ölmesi ile başa gelmesi ekranda daha fazla görmemize vesile oldu kendisini ki daha çok sevdik. Barry dizisinin sevilmesinin en önemli etkenlerinden biri çete unsurunun dizide işlenmesi diye düşünüyorum. Kimsenin tiyatro sahneleri için diziyi izlediğini sanmıyorum. Hank’in de dizinin en önemli yerinde kullanılması hayati bir karar aslında Bill Hader için. Çete olaylarının işlenişi esnasındaki ciddi tavır ve kendi içinde dalga geçme olayı çizgisi tam yerindeydi.
Noho Hank’in çetenin başına geçtikten sonra kuramadığı otorite ve ittifakları arasında ikinci plana düşme gibi olaylar ikinci sezonun en eğlenceli yerleriydi. Barry’i getirip çete üyelerine silah eğitimi verdirmesi de çok doğru karardı. Sahneleri eğlenceliydi. Sezon finalinde kendi çetesinin ve çocuk arkadaş ilişkisi kurduğu rakip çetelerin Barry tarafından yok edilmesi ile önümüzdeki sezon bambaşka bir kimlik ile karşımıza çıkması olası. Dizi sanırım artık çete olayını bir kenara attı. Sezon finalinde tüm Amerika kıtasını ölmesi sonrası kendisini kendisi gibi yalnız kalan Barry’nin yanında görmeyi bekliyoruz. Yatakta kitap okuyup hayal kuran böyle naif birine bence bir tiyatro yakışır. Üçüncü sezonda Gene’nin Barry’i tiyatroya almayacağını biliyoruz ki sezon finalinde karanlığa yürümesi ile artık bizlere sadece karanlık yüzünün göstereceği güçlü bir ihtimal. Barry yerine tiyatro kısmına Nono Hank’in geçmesi bizi şaşırtmaz. Böylelikle komedi anlamında zayıf kalan salonun Hank ile beraber daha komik sahneleri olacağının garantisi var. Aynı zamanda Barry’nin haber güvercini de olabilir. Sally ile yakınlaşması da son derece olası ama iş olarak yakınlaşır, aşık olmazlar çünkü Hank’in Barry’e aşık olabileceğini düşünüyorum. Adama bir başka bakıyor. Barry’nin Fuches’u Goran Pazar’ın elinden almak için Hank’in tüm arkadaşlarını öldürmesi sonucu yapmış olduğu sırıtmadan hatırlayabiliriz o bakışı.
Barry’e gelirsek Bill Hader’ın oyunculuk kariyerinin zirvesi diyebiliriz. İlk sezondan başlayan kimlik bunalımı, askeri geçmişi, arkadaşları ile almış olduğu zor kararlar ve vicdan muhasebesini mükemmel aktardı bize. Dizide çoğu kez kendimizi onun yerine koyduk ki bir oyuncunun yapabileceği maksimum performansın meyvesidir bu. Kiralık katil olmak istemeyip bu kadar kolay ve acımasız şekilde adam öldürmesi her olayda “bunu da yapmazsın” dedirtse de bir türlü ateşlenmeyen silah klişesinden ziyade melankoli yapmadan işini kendine göre ve hızlı bitirmesi “Barry” karakterinin en önemli özelliği. Bunu en iyi anlatan sahnenin, eski askerlik arkadaşları ile Bolivyalıları öldürmek için gittiği havaalanında Chris ile beraber kurtulduktan sonra, arkadaşının “olayı itiraf edeceğim” demesi üzerine bir dakika bile geçmeden askerlik arkadaşının kafasına sıkmasıydı. Daha sonra da hiçbir şey olmamış gibi Sally’i yarı yolda bırakmamak adına sahneye çıkıp rolünü yapmasıydı. Barry’i en iyi anlatan sekansa sahip bölümün o olduğunu düşünüyorum.
Öfke kontrolünde bulunamamasından kaynaklı yapmış olduğu eylemlerde işin sonunu düşünememesi ile aslında bize kötü bir karakterin baş rolde olduğunu hissettiriyor dizi. Afganistan’da suçsuz bir adamı öldürmesi ve sezon finalinde tüm çeteyi öldürmesi ki en sadık öğrencisinin kafasına sıkınca dumura uğradık hepimiz, bu kontrolsüzlüğün en temel örnekleri. Başrol olduğu için yapmış olduğu tüm yanlışlara rağmen onun tarafını tutmamız ise karakterin kaliteli yazıldığının başka bir kanıtı. Ayrı bir parantezi de Afganistan sahnelerine açmak isterim. Umarım daha fazla sahne düşünüyorlardır Afganistan için.
Son sezonda ilk sezona nazaran daha acımasız bir tavır sergilemesi sonucu akıl hocalarını kaybetmesi, üçüncü sezonda bu kimliklerinin de dışına çıkacağını gösteriyor. Tüm çeteyi öldürmesi sonucu tüm dünya tarafından aranılacak bir adam olmasını bekliyoruz. Eski özgürlüğünü kaybedecek olması ile bazı eski arkadaşlarını göreceğimizi hatta onların evinde kalabileceğini düşünüyorum. Bu esnada da hangi durumda olduğu gibi olayları da Hank ile dostluk kurarak yapabilir. Hatta Barry’nin Hank’e tiyatroya girmeyi tavsiye edeceğini fikrindeyim. Sally ile ilişkisi de kaçamak olacak gibi Hank aracılığı ile. Duygusala bağlayıp “eski kocamdan farkın yok” gibi karşıt cümleler kullanması sonucu Barry’nin Sally’i öldürmesi de son derece olası gibi. Bunun izlerini de tiyatro oyunlarında vermişlerdi. Bu kadar ileri giden bir Barry için kaçınılmaz bir son gibi duruyor.
Son olarak üçüncü sezonun en güzel sezon olacağını düşünüyorum. Tamamen “Barry Berkman” göreceğimizi bilmek bizi heyecanlandırıyor. Coronavirüs nedeniyle Nisan ayında başlaması gereken çekimler ertelense de bu yıl bitmeden geleceğini ümit ediyoruz ama 2021’ye kaldı gibi yeni sezon.
Yazımı da Barry dizisindeki en güzel 4 aksiyon sahnesi ile sonlandırıyorum:
SEZON 1 BÖLÜM 5 (DO YOUR JOB)
Bolivyalıların mekanını Goran Pazar’ın emriyle askerlik arkadaşı ile almaya çalışır
SEZON 1 BÖLÜM 6 (LISTEN WITH YOUR EARS, REACT WITH YOUR FACE) – SON SAHNE ve SEZON 1 BÖLÜM 7 (LOUD FAST AND KEEP GOING) – İLK SAHNE
Goran Pazar’ın emriyle Bolivya çetesini havaalanında öldürmek isterken içinde askerlik arkadaşlarının da içinde olduğu arabaya çapraz ateşte kalır.
SEZON 2 BÖLÜM 8 (BERKMAN > BLOCK)
Gene’nin hapse girdiğini görünce dayanamayıp Fuches’ı öldürmek ister. O esnada önüne çıkan herkesi öldürür.
SEZON 2 BÖLÜM 5 ( RONY/LILY)
Burada bölümün tamamı başlı başına bir aksiyon olduğu için sahne ayırt etmeden 1. sıraya koyuyorum. Dizinin tartışmasız en iyi bölümü olmakla beraber bu bölümü “Bill Hader” yönetmiştir.