Çizgi Roman Önerisi: Punisher: Soviet (2019-2020)

Punisher: Soviet altı sayılık bir hikaye. Yazar koltuğunda yine Punisher, Hellblazer, The Boys ve Preacher’dan tanıdığımız Garth Ennis ve çizer koltuğunda ise 303, Transmetropolitan, Crossed, Moon Knight yanında Grand Theft Auto: Vice City oyunundaki çizimlerden tanıdığımız Jacen Burrows var. Yaptığı işlerde kendini kanıtlamış bu iki isimden çıkan serinin diğer bir özelliği ise uzun süredir rafa kalmış gözüken MAX Imprint alt kolundan, yani Marvel Comics’in yetişkinlere yönelik yayın yapılan kolundan çıkması. Garth Ennis’in MAX Imprint’in Punisher hikayelerini kaleme aldığını bilmek burada önemli, önceden deneyimli bu yazarın bu hikayede de elini korkak alıştırmayacağını az çok anlıyorsunuz. Burada önemli bir nokta var, genellikle sekiz veya on iki sayılık hikayeler yazarların daha kolay hikaye anlatabileceği kısa seriler oluyor, daha geniş bir alan bırakıyor. Altı sayılık bir hikaye için çok daha net, geniş bir konuyu ele almayan, basit bir olaya dayalı olması gerekiyor.

Hikayemizin zaman yelpazesi oldukça geniş lakin konu olarak bir intikam hikayesini ele alıyor. Hikayenin temellerini SSCB’nin Afganistan işgaline atan Garth Ennis, burada yaşanan birtakım olay ve ihanetlerin sonucuna bu hikayeyi bağlayıp günümüzde geçen bir hikaye yazıyor. İlk başta ”Soviet” alt başlığını gördüğünüzde aklınıza gelecek hikayelerden uzakta bir hikaye. Ayrıca kitap olsun film veya dizi olsun bir hikayeye nasıl başlandığı oldukça önemlidir çünkü hikayenin başlangıçta verdiği-hissettirdiği şeylerle okuyucu ve izleyici yola devam eder veya etmez. Punisher: Soviet’te ise daha ilk sayının ilk sayfasında etkili bir başlangıç yapılarak okuyucu yakalayabiliyor ve her ”sorusunu” çok uzatmadan sorup ”cevabını” da çok uzatmadan veriyor. Basit bir intikam hikayesinin ne kadar etkili anlatılabileceğini de her sayıda daha fazla keşfediyorsunuz.

Hikayenin günümüz politik ikliminden etkilendiği açık ancak bunu olumsuz yorumlamamak lazım. Günümüzde herhangi bir konuda tarafsız bir şey bulmak oldukça zor ancak Garth Ennis herhangi bir tarafa da kendini fazla kaptırmıyor, hatta herhangi bir görüş için keskin bir tarafgirlik bekleyenleri de boşa çıkarıyor. Aksiyon için hikayeden veya hikaye için aksiyondan ödün de vermiyor. Her karakterin motivasyonunu açık ve net bir şekilde anlayabiliyorsunuz ve empati de kurabiliyorsunuz. Punisher’ın önceden de yazarlığını yapmış olan Garth Ennis’in karakteri de çok iyi analiz ettiği açık, çünkü bu kadar aksiyona ve altı sayı boyunca işlenen yan hikayelere rağmen Punisher’ın karakterini oldukça iyi yansıtan, olaylara ve kişilere karşı değişen tutumunu iyi bir şekilde gösteren bir hikaye yazıyor.

Garth Ennis’in okuyucuya yaptığı diğer bir iyilik ise hikayeyi dışarı taşırmaması. Son zamanlarda kısa seriler bile ana serilere bağlanır olmuşken ve hiçbir hikayeyi bir şeylerden bağımsız okuyamazken Garth Ennis, hem karakterlerini hem de hikayesini altı sayının sınırında tutmasını biliyor. Başka bir hikaye okumanıza gerek yok, sadece bu altı sayı ile bitireceğiniz ve gözünüzün arkada kalmayacağı bir hikaye. Tüm karakterler bu hikayeye özel, bu hikayenin içinde işlevsel. Eğer başka bir yazar tarafından zorlanırsa bu hikaye içinden gelecekte başka bir hikaye çıkartılabilir ancak çok da mümkün bir ihtimal değil. Diğer bir bahsedilmesi gereken husus ise Jacen Burrows. Hikaye Garth Ennis’in yazımında ne kadar güzelleşmişse çizimlerle de o kadar yükseliyor. Panellerde gezerken her çizerin kolayca sağlayamadığı o hareketliliği görüyor ve sanki bir filmin kesitlerine bakıyormuş gibi hissediyorsunuz. Yazarın vermek istediği her duyguyu çizgilerinde yansıtarak Jacen Burrows altı sayı boyunca varlığını hissettiriyor, çizgileri en az metin kadar önemli kılıyor. Sonuç olarak oldukça etkileyici, çarpıcı ve etki bırakan, görünüşte küçük ama içinde dolu dolu çizgi roman deneyimi sunan Punisher: Soviet, uzun süredir çizgi romanların okuyucuya sunamadığı okuma keyfini sunarak büyük bir iş başarıyor.

Yorumlar