Ayın Çizgi Roman Önerisi: Vision

Vision, 2015 yılında Tom King tarafından yazılmış ve Gabriel Hernandez Walta tarından çizilmiş, çoğu okuyucunun bugüne kadar çıkmış en iyi Marvel romanları arasına koyduğu kitaptır. Romanın kapakları sizi yanıltmasın, ne kadar sitcom tarzı iyi hissettiren bir havası olsa da bu roman trajik, rahatsız edici, insan olmanın ne demek olduğunu anlamaya çalışan bir hikaye ve unutulmaz bir deneyim.

Birlikte Vision’nın dünyasına girmeden önce yazarından bahsetmek istiyorum; Tom King. Tom king bu eserin yazıldığı yılda henüz bilinen bir isim değildi ama ilerideki eserleri ile şunu anlıyoruz ki; Tom King karakterlerini kırmayı seviyor. Fakat bu kırılma fiziksel bir şekilde değil, her ne kadar Bane Batman’in belini 90larda kırmış olsa da Tom King’in ellerinde mental bir şekilde kırıldı. King’in romanlarında ana karakterlerin kusurları ön planda olur, karakterlerini kullanarak daha çok depresif ve iç karartıcı romanlar yazar. Bu yazım stili onu ne kadar tartışma konusu yapmış olsa da Vision, Tom King’i çizgi roman dünyasında bilindik bir isim haline getirdi.

Vision dünyayı otuz yedi kere kurtardıktan sonra hayatının sadece normal olmasını istemektedir. Bu yüzden kendisi nasıl Wonder Man adında bir Avengers üyesinin beyin dalgaları tarafından yaratıldıysa, Vision da eski eşi olan Scarlet Witch’in beyin dalgaları ile kendisine bir aile kurar. Virginia adındaki yeni eşi ve Viv ile Vin adındaki ikizleriyle kendisine klasik “Amerikan” evinde yeni bir hayat kuran Vision’ın yıllardır insanların arasında olduğundan dolayı en azından “insan” olmak konusunda bir fikri vardır ama ailesi daha yeni bu dünyayı tecrübe ettiğinden dolayı ellerinden geldiği kadarıyla gördüklerini taklit etmeye çalışırlar. Vision her ne kadar normal bir hayat istese de ailesinin başından geçecek olaylar buna engel olacaktır.

Öncelikle Gabriel Hernandez Walta’nın çizimleri bu romanı çok farklı bir seviyeye taşıyor. Çizimlerinde bir sessizlik var ve bu sessizlik romandaki gerginliği git gide arttırıyor. Çoğunlukla güzel gözüken ve iç ısıtıcı panellerden sonra gelen daha acımasız ve vahşi paneller daha büyük bir etki yaratıyor. Mesela daha ilk sayının sonunda aile yemek masasında otururken beklenmedik bir şekilde Grim Reaper tarafından saldırıya uğradıktan sonra Viv’in ikiye ayrılması bu çizimler sayesinde çok daha etkili bir hale geliyor.

İlk fasikülün sonunda ne olduğunu öğrendiğinize göre neden Grim Reaper’ın saldırdığını açıklamak lazım. Grim Reaper, Wonder Man’nin kardeşi ve kardeşinin beyin dalgalarından bir robotun yaratmasını yanlış olarak görüyor. O robotun kendisine bir aile yaratmasını da ayrı bir saygısızlık olarak düşünüyor. Bu romandaki çoğu insanın da düşüncesi böyle aslında. Vision dünyayı otuz yedi kere kurtarırken hiçbir sorun yok ama kendisine bir aile yapıp mutlu bir şekilde yaşamak istemesi herkese batıyor. İnsanların bakış açısını da değerlendirmek lazım ama sonuç olarak Vision, Avengers’ı yok etmek için yapılmış bir robot ve insanlar bu makinenin kendi kendine bir aile yapmasını korkutucu buluyor. Bu ikilemde kimin tarafında olduğunuzu roman size bırakıyor, iyi ve kötü arasında kesin bir çizgi yok.

Saldırıdan devam edecek olursak Virginia ailesini koruma amacı ile Grim Reaper’ın kafasına bir kurabiye tepsisi ile vurmaya başlar ama biraz fazla kaçırıp onu öldürmüştür. Kocasının bu duruma nasıl tepki vereceğinden korkan Virginia çocuklara bu olayı kimseye söylememelerini söyler ve vücudu arka bahçeye gömer. Vision eve geldiğinde ise ona yalan söyleyerek Grim Reaper’ın korkup kaçtığını anlatır. Vin’in ise bu trajik olaydan sonra bile okula gitmesi beklenir ve kendisi ergenlik çağında olmaya programlandığı için bu olayları nasıl kavrayacağı hakkında problemler yaşar. Kendisi bu durumdayken bir çocuk gelip kardeşini sorarken Vin’in üstüne gider ve Vin o çocuğu boğarak bayıltır. Bu olaydan dolayı okula çağrılan Virginia ve Vision eve geldikten sonra Virginia, posta kutusunda bir telefon bulur ve telefonda Virginia’nın Grim Reaper’ı gömerken görüntüleri vardır. Bu olay Virginia’ı git gide bu dijital cehenneme sürükleyen olaylar örgüsünün başlangıcıdır.

Hikayenin hepsini anlatmak gibi bir niyetim yok aslında. Buraya kadar anlattığım bütün olaylar romanın ilk üç bölümünde gerçekleşiyor sadece. Bu romanın güçlü yanları devam eden bir ana hikayeden de oluşmuyor; küçük karakter anları bence bu romanın güçlü yanı. Vision’ın eski eşini ne kadar özlediğini gösterdiği anlar, Viv’in bir çocuğun sözlerini tekrar ve tekrar hafızasından izlemesi, Vin’in ölüm ve Shakespeare ile olan takıntısı, Virginia’nın ailesi için her şeyi yapması… Bütün karakterlerin ne kadar farklı özellikleri olsa da hepsinin aklında aynı şey var; o da insan olmanın, normal olmanın ne demek olduğu.

Romanda bir vazo var, sudan yapılmış bir vazo. Bu vazonun tek sorunu yapıldığı sıvının fazlasıyla zehirli olması ve bundan dolayı içine koyulan bütün çiçeklerin ölmesi. Bu vazo asla normal bir vazo olamaz, Vision ailesi de öyle. Bu Vision ailesinin ölümcül olduğunu söylemiyor sadece ne kadar insan şeklinde olsalar da asla “normal” olamayacaklarını söylüyor. Belki de Vision’ın en büyük hatası bu ailesinden normal olmalarını beklemek. Bu sonuç bana kalmış bir şey değil, göreceli.

Bu romanı gerçekten herkesin tecrübe etmesi gerektiğini düşünüyorum. Çizgi roman severi olun olmayın bu hikaye inanın ki sizi dünyasına çekecek. Hiçbir zaman durmayan temposu ile sayfaları çevirdikçe daha çok gerileceksiniz. Bu gerginlik çizerin vermiş olduğu garip ve sessiz hava ile daha da artacak. Konu korku ve gerilim olduğu zaman çizgi romanlardan daha iyi bir medya yok ve Vision bunun parıldayan bir örneği.

Yazan: Efe Özpay – @EfeOzpay

Yorumlar