Çizgi Romanlarda Korku

Küçüklüğümden beri tükettiğim her eserde en sevdiğim tür korku olmuştur; film, dizi, kitap, oyun, çizgi roman veya manga olabilir bu eserler. Ve bu eserlerin her birinde korku, eserlerin kendilerine özgü bir şekillerde sunulur. Filmlerde kamera hareketleri veya ses tasarımı olabilir korkunun kaynağı; bir romanı okurken korkunç yaratıkların betimlemeleri dondurabilir kanızı; oyunlarda saatlerce bir malikanede sıkışıp kaldığınızda tadarsınız korkuyu. Peki benim favorim olan çizgi romanlar korkuyu nasıl yansıtır? Sayfayı çevirerek.

Okuyucu, bir çizgi romanın sayfasını çevirdiği anda sıradaki görüntü ve bilgi ile direkt olarak karşılaşır. İyi bir çizgi roman yazarı veya çizeri bu tekniği, biz sayfayı çevirdiğimizde beklentilerimizi karşılamak ya da tam tersi, bizi şok etmek için kullanır. Bu tamamıyla çizgi roman ve mangalara özel bir korkutma yöntemidir. Siz bir kitap okurken bu durumla karşılaşamazsınız çünkü kitapta bir görsel yoktur ve yaşayacağınız bu şok anında değil, kitap okundukça, zamanla yaşanır. Filmlere baktığımızda benzer bir etkinin kurgu ve jumpscareler ile yaratıldığını düşünebiliriz fakat filmin ilerleyişi izleyicinin kontrolü dışındadır, çizgi roman ve mangalarda ise sayfayı çevirmek tamamen okuyucuya kalmıştır. Sayfayı çevirip çevirmemek tamamıyla okuyucunun elindedir; hikayeyi ne zaman isterseniz o zaman ilerletirsiniz. Buna çok güzel bir örnek olarak aklıma Batman: Dark Knight Dark City gelir hep.

Dark Knight Dark City’de Riddler, Barbathos adında bir şeytanı çağırmaya çalışmaktadır. Bunun için altı tane aşamadan geçmiş bir kurban vermesi gerekmektedir. Ridller, kurban olarak tabi ki de Batman’i seçer. Beşinci aşamada kurban bir bebeğin boğazını kesmek zorundadır. Batman, bildiğimiz üzere bir bebeğin boğazını asla kesmez ve Riddler, bunu bildiği için kaçırdığı bir bebeğe pinpon topu yutturur. Riddler, Batman’i nefes almaya zorlanan bebek ile yalnız bırakıp gider. Bir hastaneye gitmek için zamanı olmayan Batman, eline bir bıçak alır ve bebeğe bakar. Bu sayfanın son panelinde gördüğünüz şey elinde bir bıçak ve aklında “Onu nasıl kurtarman gerekiyor biliyorsun. Yap onu! Yap onu…” düşüncesi ile Batman’dir. Batman’nin bir bebeğin boğazını kesmek zorunda olması ve bu korkunç durumun sonucunun sadece bir safya uzakta olması, beni herhangi başka bir eserin düşüremediği kadar dehşete düşürüyor. Çizgi romanlarda zaman, siz sayfayı çevirmedikçe işlemez, siz sayfayı çevirmedikçe Batman asla kesmeyecek bir bebeğin boğazını. Eğer cesaretiniz varsa sayfayı çevirirsiniz çünkü o an siz Batman’siniz.

Çizgi roman ve mangalarda korkudan bahsederken en sevdiğim korku yazarından bahsetmeden yapamayacağım; Junji Ito. Junji Ito, söz konusu sayfa çevirme tekniğini en iyi kullanan isim olabilir. Sayfayı çevirmeden, gelecek sayfadaki büyük ve şok edici olaydan önce karakterlerin tepkisini görürüz ilk olarak. Okuyucu henüz sayfayı çevirip dehşet verici durumlarla karşılaşmadan karakterlerin yaşadığı korkuyu tadar ve sayfayı çevirdiğinde ise dehşete düşer. Bu korkutma yöntemi, Junji Ito’nun ellerinde bir kedi de olabilir, grotesk bir canavar da. Junji Ito’nun en güçlü yanlarından biri de sıradan ve normal gözüken şeyleri alıp onları rahatsız edici yapabilmesi. Başka hangi eserde bir ev kedisini alıp bu kadar korkunç ve rahatsız edici yapabilirsiniz ki? Bu rahatsız ediciliğin ve sayfa çevirerek korkutma tekniğinin bir arada toplandığı diğer bir eser ise; bence Ito’nun başyapıtı olan Uzumaki. Uzumaki’de bir şehir spiraller tarafından lanetleniyor. Kitabın ilk bölümünde bunu ana karakterlerden birisinin babasında görüyoruz. Bu adam spiralleri takıntı haline getirmeye başlıyor. İlk başta zararsız bir hobi olarak görünse de yavaş yavaş daha korkunç bir hal alıyor. İçinde spiral olan her şeyi toplamaya başlıyor ve odasında topladığı eşyaları yakından incelerken çokça zaman geçiriyor. Zamanla artık eşyalarla yetinmeyip kendi vücudunu spiral yapmaya başlıyor; dilin ve gözleri spiral şekillerine geliyor. Sonunda ise adamın karısı ve çocuğu bir gün evde onu bulamıyorlar. Evin ortasında sadece yuvarlak bir kutu buluyorlar; kutuya yavaş yavaş yaklaşırken son panelde oğlunun ve karsının kutuyu açmalarından sonraki yüz ifadelerini görüyoruz. Burada, sayfayı çevirdiğinizdeyse benim açımdan sadece Ito’nun değil bütün çizgi romanlardaki en iyi sayfa çevirerek korkutma tekniği ile karşılaşıyorsunuz. Anne ve oğlun gördüğü bütün dehşet ve korku bir sonraki sayfada sizi bekliyor.

Bence çizgi roman ve mangalar, korku türü için biçilmiş kaftan. Başka hiçbir yerde bulamayacağınız dehşeti bir çizgi romanın sayfalarını çevirirken bulabilirsiniz. Tabi ki bu size kalmış; sayfayı çevirmek veya çevirmemek, hepsi sizin elinizde.

Yazan: Efe Özpay – @EfeOzpay

Yorumlar